Fling'den sevinçle indikten sonra ön kapının zincirini açtım. ''Neredeyiz?'' Etrafa bakışından biraz korktuğunu anladım. ''İçeri gel.'' kapıyı açtım. İçerisi aydınlansın diye ışığı yaktım. Tekrarladı ''Neredeyiz?'' sinirlenmiş gibiydi. ''Burası Vanderough'ların, bizim kaldığımız yer. Buyur otur.'' O etrafı incelerken ona göz kırptım. Burası sıradan bir mekan değildi. Üst katta tamamen eşyalı 2 yatak odası ve her yatak odasının ayrı bir odası vardı. Sky ve Pain sayesinde mekanda ihtiyacımız olan her şey bulunuyordu. Mutfak sodalar,biralar,dondurulmuş yiyecekler ve yumurta ile doluydu. Sky'ın babası elektrik şirketinin sahibi olduğundan o sorunu da halletmiştik. Yaşasın Bay Park! 2 soda aldım ve onu televizyonun üstündeki fotoğraflara bakarken yakaladım. 5 fotoğraf vardı. Bütün Vanderough'lar, 5'imiz (Ben&Pain,Sky&Dread ve Ben&Nightmare. Bir kaç çete fotoğrafı.) ''Buraya otur. Burası benim tahtım.'' onu şakayla karışık mavi koltuğa ittim. Ben en büyüğüne yani Pain'in koltuğuna oturdum. Tembel. ''Hala stresli misin?'' sadece bana bakıp sodasını açtı. ''Dışarıda bir havuz, sopalar ve tabaklar var. İstersen onları duvara fırlatabilirsin. Ben stresliyken hep öyle yaparım.'' kafasını salladı.
''Stephan'a mesaj attın mı?'' evet anlamında kafamı salladım ve ona 25 dakikadır titremesi durmayan telefonunu uzattım. ''Annemmiş.'' ayağa kalktı. ''Anne? Evet, yakınlarda bir yer. Hayır, lütfen saçmalama. Sadece... bırak gitsin. Evet. İyi. Görüşürüz.'' Sinirli gözüküyordu.
''Neden?'' diye sordum ''Hiç. Gitmem gereki-'' tam sözünü tamamlamadan kapı Vanderough'ların gülüşme ve küfürleriyle açıldı. ''Bu ne- Scarlet!'' herkes eğildi. ''Üniformaylasın. Okula mı gidiyorsun?'' kafamı salladım. ''Arka bahçede kalın ve güvenli ortamı kirletmeyin.'' herkes Jungkook'a baktı ''Yah, sen de kimsin?'' Jungkook suratını ekşitti. ''Sigara kokuyorsun. Bana yaklaşma.'' Herkes Jungkook'la uğraşıyordu. Çocuklardan biri tam ona dokunacakken Jungkook elini tokatladı. ''Benimle uğraşma.'' dedi. ''Hayır, asıl benimle uğraşmayın. Yoksa sizi dışarı atarım.'' dedim. ''Pardon. Üye olmayan birini görünce...'' Jungkook kafasını salladı ve her şeyi tekrar gözden geçirdi. ''Sen sigara içiyor musun?'' Kafamı iki yana sallayınca kafamı okşadı. ''Eve gitmek ister misin?'' dedim. Tam dışarı çıkıyorken 4 gerizekalı içeri girdi. ''Ne var n- VOoooah'' konuşan Nightmare'di. ''Küçük Jungkook..''
''Biz de tam eve gitmek üzereydik.'' dedim ve dördüne baktım. Nightmare kafasını salladı. ''Daha yeni Sindong'da çalışmaktan döndüm. Böyle yapma Red. Sky pizza aldı. Hadi yiyelim.'' dedi ve beni mutfağa itti. Jungkook da beni takip etti. Nightmare konuştu ''Evet, Jungkook gerçek değerin nedir?'' az kalsın yediklerim boğazımda kalıyordu. Pain ve Sky bana göz kırparken Dread dik dik baktı. Ah, evet Dread abim gibidir. Jungkook ''Arkadaş.'' dedi ve suyundan içti. ''Sakın bana Red'den hoşlandığını söyleme Dread. Seni öldürürüm.'' ve Dread'in tek cevabı Nightmare'e orta parmağını göstermek oldu. ''Onun Scarlet'i hakettiğini düşünmüyorum. Sadece bu.'' Dread yemeye devam etti. ''Sen kimsin de buna karar verebiliyorsun?'' Jungkook kaşlarını kaldırmıştı. Ve her zamanki soğuk atmosferi üzerindeydi. Telefonumu çıkarıp bu anı çektim. ''Yapma, Jiri.'' dedi. Dread ''Sen çetenin bir parçası değilsin.'' dedi. Jungkook ayağa kalkarak ''O zaman olurum.'' Ah, hayır. ''Hangi çete Seul'de kaybolduğu için eve yalnız gidemeyen bir çocuğu alır?'' Jungkook'un yanına geçtim. Dread biraz fazla olmuştu. Ama Jungkook hepimize bakarak ''Sizinki.'' dediğinde ağzım açık kaldı. HAYIR!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*
FanfictionBu hikaye asianfanfics üyesi fangirling101'in hikayesinin Türkçeye çevirilmiş halidir.