Annemin gözlerinin dolduğunu görünce ona bir kez daha el salladım. Sonra Jungkook'un anneme sarıldığını gördüm. İyi arkadaş olmuşlardı. Aynı anda son derece gergin ve mutluydum. Bu benim ülke dışına ilk kez çıkışım, ilk kez uçağa binişim ve ilk kez Jungkook'la Kore'nin dışına gidişimdi. Beni kendine çekmek için yavaşça bileğimi tuttu. Ona bakıp sırıttım. Uçağa alışık olmasına rağmen neden bu kadar beyaz göründüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Cam kenarına otururken ''Hasta gözüküyorsun.'' dedim. İç çekerek itiraf etti ''Korkuyorum.'' Sonra sözlerini değiştirerek ''Yani, endişeliyim.'' dedi. Kafamı salladım. Ne kadar da gururluydu.. ''Gerçekten mi? Bu benim ilk seferim...'' arkamdaki koltuğa bakarak konuştum. Gözleri parıldayarak bana baktı. ''Benimle bir 'ilkin' daha mı?'' suratında küçük bir gülümseme yayıldı. Kafamı sallayarak bütün uçağı inceledim. ''Aslında üçüncüsü.'' bana baktıktan sonra bir şeyler sipariş etti. Bana kulaklıkları uzatarak ''Bunları kulağına tak.'' dedikten sonra kulağıma bir tanesini takarken ''Yardımcı olur.'' dedi. Sonra bana bir bardak Milkshake ve içinde Fransız mutfağından yemekler olan bir tabak uzattı. Uçak hareketlendiğinde kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Kahretsin, buna alışık değildim. Koltuğun kenarını sıkıca tuttuğumda elini elimin üstüne koydu. Yavaşça koltuğu bırakırken o iki elimi birden sıcacık ellerinin arasına aldı. Gülümsedim.
Berlin'e olan yolculuğumuz çok tatlıydı. Yani Jungkook yemek yerken aynı kulaklıkla birkaç film izlememe izin verdi. Ve onun omuzlarında uyuma fırsatım da oldu. Umarım horlamamışımdır. Karşılama görevlisine soğuk bir sesle ''Jeon Jung kook.'' dedi. Jungkook telefonuyla uğraşırken görevli onu baştan aşağı süzüyordu. Bayan saçlarını kulağının arkasına atarken kızardı. Kaşlarımı kaldırdım. Jungkook ''Daha hızlı.'' dediğinde salak görevli ne yaptığını anlayıp tatlı bir sesle ''401 numaralı oda Bay Jung Kook.'' dedi. Görevlinin duyabileceği kadar yüksek bir sesle elimi masaya vurdum. Gözlerimi devirdim. Jungkook ''Odayı 2 yapalım. Ve suit olsun.'' dedi. Görevli iki kelimesini duyunca gözleri mutlulukla ışıldadı. ''İki mi? Suitler 3 kişiye bile yeter. 1 oda olsun lütfen.'' resmi bir şekilde konuştum. Gözlerini devirip bize kartı uzattı. Asansöre girdiğimiz gibi Jungkook bana dönüp ''Emin misin Jiri?'' dedi. Kafamı sallayarak ''Zaten suitte 3 oda var değil mi? Sen birinde uyursun, ben de diğerinde.'' dedim. O kafasını sallarken aptalca bir soru sordum. ''Beni buraya neden getirdin ki zaten?'' Bana suratını asarak baktı. ''Alınma ama bu bir iş gezisi sonuçta.'' diye ekledim. Asansörden çıkarken konuştu ''Burada bir ay kalacağım. Sensiz o kadar uzun süre dayanamazdım.'' Dudağımı ısırdım. Tanrım... Jungkook nasıl konuşulacağını biliyordu.
Kıyafetlerimizi ve eşyalarımızı yerleştirdikten sonra şehirde 1 saatlik bir yürüyüşe çıktık ve bir İtalyan restoranında yemek yedik. Yıldızsız bir gökyüzünü aydınlatan ay ışığının altındaki şehir ışıklarının parıltısını görünce derin bir nefes aldım. Jungkook uyuduğu için ses çıkarmamaya çalışarak balkona doğru yürüdüm. Burası gerçekten çok güzeldi. Balkondaki sandalyelerden birine oturup görüntünün fotoğrafını çektim. Yaşadığım her şeyi, Jungkook'la nasıl tanıştığımı, ona nasıl aşık olduğumu ve beni nasıl deliye döndürdüğünü düşündüm. Söylemeliyim ki, her şey çok gerçekdışıydı. Onu kaybetmemek için Tanrı'ya dua ettim. O hayatım boyunca beklediğim her şeydi. Ayağa kalktım ve esintinin tenime dokunuşunu hissettim. Burası çok güzel ve huzur dolu bir yerdi. Uykum gelene kadar manzarayı izlemeyi düşünürken belimin etrafında kollarını hissettim. Başta gevşek olan kolları gittikçe beni kavramaya başladı ve yüzünü boynuma gömdü. Bir süre öylece durduk. Sonra ''Jungkook.'' dedim. Sesim boğuk ve titrek çıkmıştı. ''Hmm?'' diye sordu. Nefesinin soğukluğundan irkilmiştim. ''Sen teksin, ikinci kez yakalayamayacağım bir yıldız, hayatta bir kez karşıma çıkan şans, ömrüm boyunca sadece bir kez sahip olabileceğim bir hediye. Neden bilmiyorum ama seni ne zaman görsem panikliyorum. Beni bırakacağını düşünüyorum. Sonsuza dek benimle kalır mısın?'' boynumu öperek sorusunu bitirdi. Ona yavaşça döndüm ve gülümsediğini gördüm. ''Asla gitmeyeceğim. Seni seviyorum, bunu her zaman aklında tut. Ne düşündüğünü ya da korkunun ne olduğunu bilmiyorum. Ama Jungkook, bilmeni isterim ki sen benim gözümde mükemmelsin.'' Biraz kızardı ve dudağını ısırdı. ''Kahretsin, beni sarhoş ediyorsun.'' dedikten sonra beni dudaklarımdan öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gangster Aşkım -çeviri- *original cr:fangirling101*
FanfictionBu hikaye asianfanfics üyesi fangirling101'in hikayesinin Türkçeye çevirilmiş halidir.