11.BÖLÜM
ÖlmesinÖlümün korkusu bir evi sardığında ışıklar söner, nefes alınmaz olur duvarlar çöker. Arafta kalınır ve bu dünyanın en kötü şeyidir
Ölüm gidene değil kalanadır aslında, kalan biter giden hissetmez bile.Korkuyla Pars'a baktım direksiyonu sıkan eli beyazlamıştı. Yarınımız yokmuşçasına öyle hızlı gidiyordu ki korkmadan edemiyordum ama haklıydı kaybetmekten bu kadar korkan bir adamdı ve kaybetmek istemiyordu.
Gelen telefon Arhan dedenin kalp krizi geçirdiğinin habercisiydi o anda dünya durmuş gibiydi. Evden nasıl çıktığımızı bile bilmiyordum, Pars'ın aksine hırka almayı akıl etmiştim yoksa üstümüzdeki ince eşofmanlarla donardık.
"Pars bir şey olmayacak, sakin ol lütfen" Dedim titreyen sesimle hızını biraz azalttı ardından elimi tutup dudağına götürdü "Sen yanında kimsenin ölmesine izin vermezsin değil mi? İzin verme Alçin dedem ölmesin" Dedi buruk bir sesle, titriyordu.Hastanenin kapısına geldiğimizde arabayı gelişi güzel park etmişti. Hızla hastaneye girdik Pars geride kalmamam için elimi sıkıca tutuyordu görevlinin yanına vardığımızda ona müsaade etmeden ben konuşmaya başladım "Arhan Kandoğan kalp krizi geçirmiş" Kadın önünde ki ekrana bakıp bize döndü "Evet normal odaya alınmış şu an, üçüncü kat otuz altı numaralı oda" Dedi Pars ise bir şey dememe izin vermeden koşmaya başladı garip bakışlar eşliğinde ben de onun peşinden koştum.
Odaya daldığımızda herkes bize dönmüştü Ayça hanım, Aslan bey, Ömer, Çiğdem ve Pars'ın ikiz halaları Helin Pelin ikilisi korkuyla bakarken Arhan dede bekliyormuş gibi gülümsemişti daha saat çok erkendi ve herkesi bu saatte hastaneye yığmak pek akıl işi değildi. Pars hızla yanına oturup ellerini sıkıca tuttu ve öptü "İyisin değil mi dede?" Dedi perişan haldeydi Çiğdem'in ağladığını gördüğümde yanına gittim ve sıkıca sarıldım Pelin halayla göz göze gelmiştik anlamış gibi başını salladı ve konuşmaya başladı "Çiğdem gel kızım sen benimle, içecek bir şeyler alalım" Dedi. İkisi de çıkarken hızla Arhan dedenin yanına gidip elini öptüm ve Pars gibi yatağın yanına oturdum "İyisiniz umarım efendim" Dediğimde bana gülümseyerek kafasını salladı.
Saatler geçmişti ailenin geri kalanı da geldiğinde fazlasıyla dolmuştu oda, Pars'ın hava alması gerekiyordu. "Gel biraz dışarı çıkalım" Dedim elini tutarak uslu çocuklar gibi kafasını sallayıp elimi sıkıca tuttu. Hava iyice soğumuştu "Üşüyor musun?" Dedi bana sarılırken "Biraz, sen?" Kafasını salladı hemen arabanın yanına koşmaya başladım "Düşeceksin koşma!" Diye bağırsa da dinlemedim ikimiz için arabaya koyduğum hırkaları aldım. "Koşmasana bebeğim düşeceksin canın acıyacak" Dedi elimdeki hırkayı bana giydirirken.
Bir saat kadar hastanenin etrafından yürüdükten sonra geri döndüğümüzde Arhan dede bezmiş gibi duruyordu. Kalabalık azalmıştı hasta bir insanın bu kadar yorulması çok yanlıştı "Çok özür dilerim ama Arhan dede daha yeni böyle talihsiz bir olay yaşadı bu kadar yormamalıyız" Dedim herkes beni dinlemişti açıkcası gerilmiştim "Gelin kızımız doğru söylüyor" Dedi halalardan biri "Tamam siz gidin ben Alçin ve Pars'ı istiyorum" Arhan dede kimseye fırsat vermeden kararını belirttiğinde söz hakkı kalmamış hepsi gitmek zorunda kalmıştı.
"Oğlum sen git biraz oyalan ben de gelinimle konuşacağım" Ben Pars'a o bana bakıyordu "Hadi hadi!" Başka seçeneği kalmamış gibi odadan çıktı. "Bir şey yoktur umarım dedeciğim?" Dedim yanına oturarak ellerimi tuttu "Bak kızım" Diye söze başladı "Bu bir uyarıydı yakında yolcuyum malum, artık gideyim kazık çakmadım ya bu çivisi çıkmış dünyaya! Asırlık adamım resmen. Pars'ın yaşadıklarını az çok biliyorsundur, bırakma onu olur mu? Ayrılmayın birbirinizden. Sen ona iyi geliyorsun kızım, ben bu gün gördüm senin yanında daha farklı oluyor daha öncelerde bana bir şey olsa kafayı yerdi şimdi daha dayanıklı duruyor. Ben onun tek ailesiydim şimdi sen varsın, aile ol ona beraber bir yuva kurun. Rahmetli babası annesini çok severdi 'leydim' derdi şimdi o sana diyor, gitme onlar gibi bırakma Pars'ı " Dedi ellerimi sıkıca tutarak bir şey diyememiştim aksine gözlerim dolmuştu boğazımda ki yumruyla göz yaşlarım akmaya başlamıştı. Kapı açıldığında Pars bana bakmış ciddi yüz ifadesi yerine endişeye bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRAETH
Teen FictionAşkın en sadık en tesadüf hali... İhanete uğradığı gece kendini bir anda tanımadığı ancak bir o kadarda tanıdığı insanların olduğu düğünde bulan genç kız ve her ne kadar istemesede gizli saklı yaşadığı hayatının içine o kızı dahil eden adamın hika...