41

28 1 0
                                    



41.BÖLÜM
Nazlı Arkan

01/02/2024

'Su! Suyum geldi!'
  Çiğdem'in çığlıklarıyla yer ayağımın altından kaymış gibiydi. Bana saatler gibi gelen saniyeler boyunca donmuş kalmıştık. "Ulan! Kızım geliyor ulan!" Ömer'in adeta uçarak Çiğdem'i kucaklaması ve yine aynı şekilde evden çıkmasıyla kendimize gelmiş peşine takılmıştık. "Çantaları alıyorum!" Kadir'in ikazıyla direkt arabalara yönelmiştik.

Ben arabayı Ömer'e yetişmeye çalışarak sürerken Pars arka koltukta bulundurduğu yedek takımını giymeye çalışıyordu. Yüzündeki kanları da temizleyip yerine oturmuştu, arkamızda en az bizim kadar hızlı bir araba vardı. Aynadan gördüğüm kadarıyla arabayı süren Anıl'dı, yanında oturan ise Giray ve kafasını arka koltuktan çıkarmış bir şeyler sayan Kadir.

"Allah'ım sana geliyorum!" Dedim stresten üşürken. "Bekledi bekledi en savunmasız anımızda geldi at sıpası." Pars'ın isyanıyla kıkırdadım gerçekten de en plan dahilinin dışında olan anda gelmeyi seçmişti Nazlı kızım.

Peş peşe hastanenin aciline vardığımızda hemşireler sedyeyi getirmişti. Her şey o kadar hızlı gerçekleşmişti ki Çiğdem ne ara doğuma alınmıştı bilmiyorum. Aslında neden ağladığımı da bilmiyordum.

Bir köşeye sinmiş Ömer'e baktım, Pars kader ortağının yanına yaklaşırken öylece izledim onları. "Kardeşim" Demişti Ömer düştüğü anksiyete çukurundan kurtulmak istercesine Pars bir şey demeden manevi abisine sıkıca sarılmış derdine ortak olmuştu.

Anıl, Meryem'i almaya gitmişti, Kadir ve Giray bir köşede oturmuş sessiz sedasız düşünürken, Pars kuzeninin yanından bir an olsun ayrılmıyordu. Karnımdan yere oturamadığım için yanlarına gidememiş bir başıma oturmuş kalmıştım.

Gözlerim önümdeki pankarta takıldığında ağzımın suları akmaya başlamıştı. Karşımda bir bebek vardı ancak aklımda bambaşka bir şey dolanıyordu. Canım bir şey çekiyordu, ne çekiyordu bilmiyorum ama adeta ölüyordum.

Yanıma ne ara yaklaştığını bilmediğim kocam baktığım yere bakıyor bir şeyler anlamaya çalışıyor gibiydi. "Pars" Demiştim gözlerimi ayırmadan bir elimle yakasına yapışmış sallıyordum. "Efendim leydim?" Anlamadığını belli eden bakışlarına devam ederken video izlerken gördüğüm o meyvenin adını söyledim. "Benim canım Chinese Bayberry çekti" Dediğim karşısında kaşları çatılmış kafasını omzuna yatırmıştı. "Ne çekti, ne çekti?" Gözlerimi kırpıştıra kırpıştıra ona döndüm "Chinese Bayberry" Derin bir nefes alıp telefonunu çıkarttı. Karşı tarafa tek bir şey söylemişti.
"-Chinese Bayberry getiremezseniz kendinizi uçurumdan atın"

Tam bir saat içinde meyvelerim gelmişti. İştahla yerken Çiğdem'in içeride doğum yaptığını bilmek garip geliyordu.

Saatler geçmişti Meryem'ler gelmişti ve bir doktor çıkmıştı. Hızla-yavaş ama bana göre hızlı- ayağa kalkıp yanlarına gittim. "Çiğdem hanım zor bir doğum atlattı. Şu anda ikiside iyi ancak bir konuda uyarmam gerekiyor, zaten hamilelik süreci tehlikeli geçmişti bu konuda oldukça dikkatli olmasısınız. Eğer ikinci çocuk gibi bir düşünceniz varsa size tavsiyem beklemeniz" Duyduklarım hevesimi bir nebze kırarken doğumhanenin kapısı açılmıştı.

Mavilere sarılı bebek ortamıza geldiğinde kaşlarım çatıldı "Ee, erkek bu?" Dedi Kadir şaşkınca "Bir yanlışlık olmalı benim kızım olacaktı" Ömer bebeği kucağına almamaya devam ederken hemşire de bizim gibiydi "Çiğdem Alkan'ın yakınları değil misiniz?" İsim aynıydı ancak soyadı bizim değildi "Hayır hanımefendi biz Çiğdem Arkan'ın yakınlarıyız kızımız olacak denmişti" Pars'ın söyledikleriyle koluna girdim.

HİRAETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin