15

93 10 0
                                    

15.BÖLÜM
Hapishane

  Bir haftayı geçirdiğimiz eve baktım yedi günün sonunda neredeyse ilk defa dışarı çıkıyorduk. Bu hafta boyunca evin her köşesinde bir anımız olmuştu tabi günden güne bedenlerimize bıraktığımız izleri azaltmıştık ilk gün fiyaskosu zaten ayrı bir utanç kaynağıydı.
Zevkten attığımız çığlıklar yüzünden kapıya polis dayanmıştı ya!

Boynumda yok olmaya yüz tutmuş izi kapattım ardından Pars'ın iki bacağının arasına girip çenesindeki izlere aynı işlemi uyguladım o ise ellerini belime sarmış usul usul beni izliyordu. "Ne çok yorulduk bu hafta" Dedi çenesini karnıma koyarak kıkırdadım "Bir de bana sor sanki yıllardır evlenmeyi bekliyormuşuz da birbirimize kavuşmaya doyamamışız gibi" Dedim derince iç çekti "Çok zorladım seni değil mi?" Sesi canımın acıdığı yönünde korkularını adeta haykırıyordu. "Alışıyor insan bir zamandan sonra" Gülümsemeye çalıştım ama hâlâ kasıklarımda ağrılar vardı.

Üzerime giyindiğim siyah elbiseyi düzeltip salona indim Çiko hemen üstüme atlamıştı "Annem gel bakalım nasılsın bugün?" Halsizlik tekrar başlamıştı izinli olduğum için sadece onu Merve ve Doğuş'un yanına bırakmak için polikliniğe gidiyordum. Tedavisi ne kadar olumlu yönde gitse de bazen bu halsiz halleri beni oldukça endişelendiriyordu. "Ah bebeğim ah sen bir an önce iyileş o zaman neler yapacağız" Kafasını dizlerime koydu ben sevmeye o kadar dalmıştım ki aşağı inip bizi izleyen kocamı fark edememiştim üstünde yine siyah takımı ile yaslanmış beni izliyordu.

Beraber evden çıkacağımız anda kapı çalmaya başlamıştı, kısa bakışmamızın ardından Pars kapıyı açtı Ömer'in gergin ve sinirli yüzü, aldığı hızlı nefesleri beni iyice germişti. "Kuzen! Katil olacağım kuzen!" Öyle bağırıyordu ki ses tellerini koparmadığından şüphe etmiştim. "Ne oldu lan, bu hal ne?" Pars'ın meraklı bir o kadarda gergin sesiyle kafamı salladı Ömer derince nefeslendi "Osman iti! Kan istiyormuş göt herif senin kanını dökecekmiş!" Ömer konuşmaya devam ediyordu ama o andan itibaren her ses susmuş gibiydi.
Bu Osman kimse şimdiden kara bahtına acımıştım.
Talihine Alçin Kızılgörel çıkmıştı ve ben masum kız ayaklarını sevdiğim adam için bir kenara çekecektim
Herkes gerçek Alçin'i ve onun canı yandığında yapabileceklerini öğrenecekti.

Onları kapıda bırakıp hızla yatak odasına çıktım, elbisemin kapattığı yere silah aparatını taktım ardından silahımı kontrol edip yerleştirdim "Hoşgeldin Alçin seni görmeyeli uzun zaman olmuştu" Dedim aynadaki yansımama, bendim ama bir o kadarda yabancıydım kendime. Kapı açıldı ve sinirli adımlarla Pars geldi "Leydim..."  Hızla kollarımı boynuna sardım "Bana bir şey olmayacak yavrum korkma" Dedi bir eli belimi sıkıca sararken diğer eli saçlarımı seviyordu. "Olmayacak Pars sen de gitmeyeceksin, beni yalnız bırakamazsın" Dedim sinirden ağlayamıyordum da "Sen ne yaptın bu Osman pezevenkine" Şaşkınca bana baktı "Ağzına hem yakışıyor hem yakışmıyor söyleme sen boşver" Dedi ardından kafasını sallayıp derin nefes aldı "Bunun bir kardeşi vardı Orkun bizim şirkette çalışıyordu meğerse karşı şirkete bilgilerimizi satıyormuş tabi biz bunu öğrendik kaldırdık ortadan" Öldürmüştü Orkun'u ama söylemiyordu ben de anlamayacak bir insan değildim işte.

"Gitmeyelim istersen?" Kafamı olumsuzca salladım "Ayça hanımı özledim gidelim" Gülümsedi ve şakağıma uzunca bir öpücük bıraktı aşağı indik Ömer koltukta bacaklarını kendine çekmiş korkuyla karşısındaki Çiko'ya bakıyordu ona gülmeye başladığımızda sinirle homurdanmaya başlamıştı "Gülmeyin amına koyayım! Yiyecek gibi bakıyor" Pars yanında duran plastik bibloyu kafasına attı "Karımın yanında küfür etme at ağızlı" Onlar didişirken çıktım ve Pars'ın arabasına yerleştim çok geçmeden onlarda gelmişti biz önde Ömer arkada yola çıkmıştık.

HİRAETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin