40

37 1 0
                                    

UYARI!
Bu bölüm bazıları için rahatsız edici sahneler içermektedir...

40.BÖLÜM
Ölüm Kapıyı Çalınca

30/01/2024

Yeni yıla gireli günler olmuştu. Hayatımızın spontane geçen günleri birbir sıralanıyordu. Hamileliğin verdiği mayışkanlıkla yerimden kalkamaz olmuştum tabi Çiğdem'i geçemezdim. Artık doğursam diye bekliyordu ancak Nazlı gerçekten nazlıydı.

Doğum her an gerçekleşebilir diye çantalar hazır kalkıp gitmeyi bekliyorduk. Bu durumda en çok yıpranan Ömer oluyordu, geceleri hormonlar yüzünde mutfağa ya da lavaboya kalktığımda onu ayakta buluyordum. Çiğdem ise ağrılardan uyuyamaz hale gelmişti, Meryem ve ben elimizden geldikçe onu rahatlatmaya çalışsak da pek başarılı olamıyorduk.

Yine aynı yerimde, sallanan sandalyemde oturmuş bahçede koşuşturan Çiko'yu izliyordum. Karnımın her geçen gün büyümesiyle hayatım değişiyordu, ilk aylar gibi değildi çok uykum olmuyordu ya da bulantı atakları geçirmiyordum. Sakin geçiyordu yani, Efe'nin olmayışı her geçen gün acı bir alışkanlık haline geliyordu.

Evimiz bu aralar fazlaca sakindi aslında, her şey yoluna girmiş gibiydi. Giray dışında. O ne kadar normal davransa da uyandığımda gece Ömer'i gördüğüm gibi onu da bahçede boş boş otururken buluyordum. Giray hariç herkes hayatını bir plan dahilinde yaşıyordu, hamileliğimden dolayı Pars benimle evde kalıyor işe gitmiyordu Ömer ise Çiğdem'in doğumunu bekliyordu. Kadir, Anıl, Meryem ve Giray sabahları işe gidiyor akşam üstü geri geliyordu, evden fazla uzak kalmayı göze alamıyorlardı.
Meryem birkaç gündür ailesinin yanında kalıyordu, annesini rahatsızlandığı için oldukça endişeliydi.

"Kızım, soğuk ya içeri gelsene" Karaca teyze anne elindeki sütle bana yaklaşırken gülümsedim "Yok teyzem annem ya iyi böyle" Yanıma oturup elini karnıma koydu "Oh oğlum benim, maşallah sana maşallah" Sütümü yudumlayarak etrafa bakınırken Karaca teyze annem Sarp için ördüğü yeleği tamamlamaya çalışıyordu. "Bu kadar küçük mü olacak?" Dedim dolan gözlerimle sanki içinde bebek varmış gibi dokunurken.

"Leyd... Alçin? Ne oldu sevgilim? İyi misin?" Pars aceleyle yanıma gelip dizlerimin önüne çöktü "Pars" Dedim ve ağlamaya başladım, hormonların arada tavan yaptığı anlardan birindeydim şu anda. "Ne oldu teyze? Allah aşkına konuşsanıza deli mi edeceksiniz beni?!" Burnumu çekip elimi yanağına yasladım "Sakin ol bir şey yok. Sarp'ın ne kadar güzel olacağını düşünüyordum, hormonlardan işte." Gülümsedi ve derin bir nefes aldı. Dudaklarını karnıma bastırıp bir şeyler fısıldadı ancak o kadar kısık sesliydi ki bu sözün baba oğul arasında kalacağının farkındaydım.

Saatler ilerlerken Karaca teyze gitmişti evin geri kalan fertlerinin ise eve dönmesine son birkaç saat kalmıştı. Ömer ve Pars bebek odasının son dokunuşlarıyla uğraşırken Çiğdem uyuyordu. Sanırım hamileliği uykuyla geçiren tek insandı.

Yatak odamdaki salanan sandalyeye oturdum ve üzerime örme kalın battaniyemi aldım, evlendiğimden beri gariptir ki sallanan şeylere karşı bir ilgim oluşmuştu, genelde vakit geçirdiğim yerlerde muhakkak sallanan sandalye oluyordu.

Dışarıyı izlerken aklıma ailem geldi, hiç çıkmamıştı da neyse. Nasıl olur beni bir kez bile aramazlardı? Yavaş yavaş aramızdaki bağı koparmışlardı, aramaz sormaz hale gelmişlerdi hatta ben ölümle kalım arasındaki o çizgiye vardığımda hastanede değillerdi. Neden vazgeçmişlerdi benden? Neden tek kızlarını bırakmışlardı?

HİRAETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin