44.BÖLÜM
Normal Hayata DönüşHamileliğimin yedi buçukuncu ayına girmiş iyice şişmiştim. Oturduğum sallanan koltukta mangal yakmaya çalışan daha doğrusu yakamayan ve her fırsatta Anıl'dan azar yiyen Kadir'i izliyordum.
Onlar mangalla uğraşırken benim kaslı, yakışıklı, maşallahlık kocam ve Giray bahçeye yemeği yememiz için masa taşıyordu. Kafamı çevirip yanımdaki tekli koltukta oturmuş onların sefil halini zevkle izleyen Ömer'e baktım, kucağında uyumakla meşgul Nazlı ona babalık izni tanıyordu.
Meryem ve Çiğdem mutfakta kanat ve etleri hazırlıyordu. Çiko'nun biz yaklaşmasıyla Ömer'in bağdaş kurduğunu fark etmiştim, anlaşabiliyorlardı ama Ömer hâlâ birazcık çekiniyordu.
Karnıma yediğim tekmeyle uyandığını bildiren oğluma baktım, 'Günaydın, doğan güneşim' içimden onunla konuşmaya devam edecekken çalan telefonuma döndüm. Asil arıyordu, neredeyse her şeyden haberi vardı ancak yanıma gelmesini engelleyen birçok etken vardı hayatında durmadan birilerini kaybediyor yine de yıkılmıyordu.
"-Efendim"
"-Kızılım nasılsın? Yeğenim nasıl?"
"-Çok iyiyiz teyzesi sen nasılsın?"
"-Ben de iyi olmaya çalışıyorum"Çektiği derin nefes ve acılı çıkan sesiyle gözlerim dolmuştu. Asil, benim için her zaman rol model olmuş bir kadındı. Güçlüydü bir kere, sanki hiç yıkılmayacakmış gibi duruyordu.
"-Seni çok özledim Alçiniko"
"-Ben de seni özledim Asiliko"
"-Beni özlemediniz mi!?"Ural'ın yırtınırcasına bağırışı yüzümde bir gülümseme oluşturmuştu.
"-Seni de özledim tabii Ural. Hepinizi özledim"
"-Keşke gelebilsek"
"-Keşke"Aramızda geçen duygusal-ki bu duygusallığın sebebi ben ve hamilelik hormonlarımdı-konuşmanın sonunda telefonu kapatmış yavaşça ayağa kalkmıştım.
"Ay belim ağrımış be" Dedim kendi kendime söylenerek. Yürüyüşüm iyice penguene benzemişti, elim belimde sallana sallana yürürken Meryem'e denk gelmiştim. "Otursana be çiçeğim" Yanağımdan makas alıp süzüle süzüle elindekileri bırakmak adına bahçeye çıkmıştı.
Mutfağa varıp derin nefes aldım. Salatayla uğraşan Çiğdem bana dönmüştü, kaşları çatılarak karnıma baktığında huzursuzca kıpırdandım. "Ne oldu?" Dedim ellerimi oğluma sararken "Senin karnın düşmeye mi başladı?" Anlamayarak ona baktığımda, bilmediğimin farkına varmış gibi açıklamaya başlamıştı "Doğuma bir ay kala hamilelerin karnı düşmeye başlar" Duyduklarımla korkuyla nefesimi tuttum "Ama daha erken" Dedim korkuyla "Evet, garip olanda o. Sen bir doktora git" Kafamı sallayıp sandalyeye oturdum.
Hamileliğimin çoğunu, zaman buldukça egzersiz yaparak ya da yürüyüşe çıkmam tehlikeli olduğu için koşu bandının üzerinde geçirmiştim. Aleyna'nın dediğine göre oldukça kolay bir doğum gerçekleştirecektim.
Öylece önümde masayı izlerken yediğim tekmeyle kendime gelmiştim 'Seni futbolcu yapmayan Alçin'de ne olsun Sarp! Baban ve ben koyu Fenerbahçe taraftarıyız oğlum. Seni yazdıracağım görürsün.' Normal tuttuğum yüz ifademin altında evladıma ahkam keserken içimden büyük bir kahkaha atmak gelmişti ve ben bunu tutamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRAETH
Teen FictionAşkın en sadık en tesadüf hali... İhanete uğradığı gece kendini bir anda tanımadığı ancak bir o kadarda tanıdığı insanların olduğu düğünde bulan genç kız ve her ne kadar istemesede gizli saklı yaşadığı hayatının içine o kızı dahil eden adamın hika...