45

25 1 0
                                    


45.BÖLÜM
Geçmişten Gelen

Yavaş yavaş odayı toparlamaya devam ederken bir yandan da şarkı mırıldanıyordum. Yaptığım işe o kadar dalmıştım ki sırtıma değen göğüsle irkilmiştim, bu hareketim bedenlerimizi birleştiren Pars'ın kollarını belime sarmasına sebep olmuştu.

"Devamını ben toplarım yavrum bırak hadi. Hazırlan sen" Kafamı geri yatırıp göğüsüne sığındım "Defile var bir de ya" Mızmızlanmam onu oldukça eğlendirmiş şen bir kahkaha atmasını atmasını sağlamıştı.
Bizim kahkahalarımız belki bu evde son kez yankılanıyordu ancak geri geliyordu.

Uzun-bana göre kısa- bir duşun ardından vücudumu ve yüzümü nemlendirmiş saçlarım ile ilgilenmeye başlamıştım. Pars benim ardımdan duşa girdiğinden saçlarımı kendim kurutmam gerekiyordu.

İç çamaşırlarımı giyinip aynanın karşısına geçtim. Gün geçtikçe karnım iyice düşüyor gibiydi ya da ben çok kafaya takıyordum. Ellerimi karnıma koydum ve fısıldamaya başladım "Sakın bir şok yaşatma bana Sarp" Yediğim tekmeyle yüzüme bir gülüş yayılmıştı. Aleyna'nın dediğine göre Sarp çok hızlı gelişmişti ve erken doğum durumunda bir sıkıntı olmayacaktı ama yine de erken doğum yapmak beni korkutuyordu.

Onu içimde hissetmek, onun orada yaşadığını bilmek çok iyi hissettiriyordu. Karnımın içinde bir can taşıyordum ve iki ay sonra o can kucağımda olacaktı. Yeni doğum yapmış birkaç kişinin videolarına denk gelmiştim, hepsi çocuğun oraya nasıl sığdığını düşünüyordu. Açıkcası benim de merak ettiğim bir konuydu, cenin pozisyonunda olsa bile neredeyse beş kiloluk bir canı karnımda taşıyordum.

Daha fazla beklemeyip saçlarımı kuruttum, o sırada duştan çıkmış yaslandığı yerden beni izleyen adamdan bir haberdim. Kapalı gözlerimi açtığımda karşımda onu görmek biraz korkmama sebep olmuştu. Belinde her an düşebilecek gibi duran havlusu ve dövmeli vücudundan akıp giden su damlacıklarıyla oldukça iştah açıcıydı.

"Yedin beni ömrüm" Sesiyle kendime gelebilmiştim. "Yenecek adamsın vesselam" Yüzümdeki sırıtış ona da bulaştığında birbirimize bakmış kahkaha atmaya başlamıştık.

O saçlarını yaparken dolabın karşısına geçip son zamanlarda çıkan imza parçalarımdan birini aldım. Kırmızı saten elbisenin göğüs kısmı korse gibi dururken etek kısmında oldukça cüretkar bir yırtmaça sahipti, sırt kısmı ise transparan yapısıyla oldukça hoş bir hava katıyordu. Etek boyu topuklu ayakkabımı kapatsa dahi yerlerde sürünmüyor, takılma tehlikesi yaratmıyordu.

Üzerimi giyinip kendime baktığımda önümde kocaman duran karnıma takılmıştım. Oğlum çok tatlı duruyordu. Elimi karnıma koyup istemsizce dudak büktüğümde arkamda dikilen adamın kaşları çatılmıştı.

"Ne oldu leydim? İyi misin? Ağrın mı var?" Sorularını peş peşe sıralamaya devam edecekken onu durdurmuş boynuna derin bir öpücük bırakmıştım "Bir şeyim yok sevgilim, sadece karnım elbiseyle çok güzel durdu ona bakıyordum" Anında yumuşayan kaşlarıyla derin bir nefes almıştım.

O üzerini giyinirken makyaj masama oturdum. Aslında oğlum sağ olsun cildim pürüzsüzdü ama büyük bir etkinlik olacağından süslenmek istiyordum. Yüz makyajımı bitirip gözlerime puslu bir hava katmış, dudaklarıma sürdüğüm nude tonlarındaki rujla makyajımı tamamlamıştım.

Uzun ve dalgalı saçlarıma bakıp olduğu gibi bırakmaya karar vermiştim. Şimdi tek yapmam gereken topuklu ayakkabılarımı giymekti, yatağa oturup topuklularıma uzanırken benden önce davranan kocama baktım.

HİRAETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin