33

25 3 0
                                    


33.BÖLÜM
Kadının Gidişi

Bölüm Şarkısı/ Teoman-Kadının Gidişi

Sabah üzerimde gezinen ellerle gözümü açtım daha doğrusu açmaya çalıştım çünkü her yanım ağrıyordu. Tek gözümle görebildiğim kadarıyla canım kocam gelmişti "Pars" Dedim kurumuş dudaklarımdan çatallaşmış sesimle "Geldim ömrüm" Kollarımı boynuna sararak beni kucağına almasını sağladım. "Koltukta üstün açık uyumuşsun Alçin'im umarım hasta olmazsın" Henüz daha ayılamadığım için mırıltıya benzer sesler çıkarıp kafamı boynuna gömdüm ancak koyduğum gibi çekmek zorunda kaldım çünkü leş gibi alkol kokuyordu. "Kusura bakma duş almadım daha seni böyle yatarken görünce" Kafamı kaldırdığım yere koyup cevabını vermiştim.

Kısa sürede sırtım yumuşak yatağımla buluştuğunda yorganıma sıkıca sarılıp uykuma devam etmeye çalıştım. Uyku ve uyanıklık arasındaki o ince çizgide Pars'ın duştan çıkıp giyindiğini anlamıştım ardından yatağın diğer tarafı çöktü ve evim dediğim kollar bedenimi sardı.

Duyduğum patırtı ile yattığım yerden adeta fırladım benim ardımdan ise sendeleyerek ayakta durmaya çalışan kocam kalkmıştı. Silahımı kaptığım gibi aşağı koşarken peşimden geldiğinin bilincindeydim. Hayatımız bir saniyesinin kuyruğu gibiydi, her an ne olacağı, başımıza ne geleceği belli değildi. Belki huzurla daldığımız uyku son uykumuz olabilir, attığımız kahkahalar çığlıklara dönüşebilirdi.

Bu kadar telaşın sonunda aşağıda görmeyi beklediğim manzara kesinlikle bu değildi. Kadir ve Efe üst üste düşmüş kalkmaya çalışıyorlardı, Anıl ve Giray ise kol kola girmiş önünde durdukları bitkiye yorum yapıyordu. Ufak adımlarla dertli dertli onları izleyen Meryem'in yanına gittim "Ne oluyor?" Dedim fısıltıyla "Hâlâ ayılamamışlar" Kafamı anladım dercesine salladım Pars'a döndüğümde onunda pek ayılmış gibi durduğunu söyleyemezdim.

"Silah!" Giray sanki dünyanın en büyük buluşuymuş gibi elimdeki silaha bakarken tedbir amaçlı emniyeti açıp belime koydum, ne yapacakları belli olmazdı bu delilerin. Pars'ın silahını da alıp aynı şekilde diğer tarafa koyduğumda Efe yardımıyla dörtlüyü koltuğa oturtmuştuk.

"Hepimizi sattın pis insan!" Kadir Pars'ın omuzunu iteklerken çocuksu bir edayla konuşmuş benim kıkırdamama sebep olmuştu. "Ulan gece zaten yanımızda değildin, yani sanırım hatırlamıyorum, gün doğmadan karının yanına uçmuşsun" Bu sefer azar çeken Anıl'a döndüm, başında dikilen Meryem'in eline yapmışmış annesine şikayette bulunan çocuklar gibiydi.

Tam tamına iki buçuk saatin sonunda neredeyse ayık bir şekilde sofraya oturmuştuk. Ne içtilerse bir türlü tam anlamıyla kendilerine gelemiyorlardı, Pars ne kadar sakin dursa da ayağa kalkınca sallanıyor Kadir ise hiç kalkamadan olduğu yerde uyukluyordu, Giray ve Anıl kelimenin tam anlamıyla fiyaskoydu. Giray, Anıl'ı Efe'ye benzetiyor Anıl ise Giray'ı Meryem sanıyordu bir saat öncesinde az daha öpüşüyorlardı.

"Pars hadi sevgilim şunu da ye" Dedim çatalıma batırdığım peyniri ağzına uzatırken. "Doydum ama bak bu son" Dedikten sonra çatalı dudaklarının arasına aldı, diğerleri de yemeğini bitirdiğinde Pars'ın telefonu çalmaya başlamıştı. Bir süre karşı tarafı dinleyip sadece "Tamam geliyoruz" demiş ve telefonu kapatmıştı. "Kadir, hadi kardeşim şirkete geçmemiz lazım" Kadir ayaklanırken bana döndü hızlıca alnımdan öpüp yanağımı okşadı "Çok sürmez hemen gelirim leydim" Kafamı sallayıp çayımdan bir yudum aldım "Tamam sevgilim dikkatli olun" Bu sefer dudaklarımdan ufak bir öpücük alıp odamıza yol aldı.

HİRAETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin