12

99 9 0
                                    


12.BÖLÜM
Kek

  Önümdeki resime bir daha baktım oldukça yırtmaçlı bir elbiseydi. Burada Pars sayesinde sıkılmasam da bazen evde olmuyordu ben de o yokken eski alışkanlıklarımdan biri olan elbise tasarımına geri dönmüştüm bundan kimsenin haberi yoktu ancak önümde ki siyah dosyanın içi hep tasarımlarımla doluydu.

Kulaklığımda çalan şarkılar bir bir akarken çizimime odaklanmış devam ediyordum. Küçükken veterinerlikten önce moda tasarımı düşünmüştüm yeteneğim var diye annemlerde çok destek çıkmıştı ama sonradan karar değiştirmiştim. Yanımda ki sandalye çekildiğinde irkilerek kalemi bıraktım, Pars kulaklığımı çıkarıp ellerimi tuttu.

"Sakin ol leydim, o kadar dalmışsın ki son on dakikadır seni izlediğimi fark etmedin bile" Dedi gülümseyerek gözü masanın üstüne kaydığı anda dosyayı çizimin üstüne koydum "O ne?" Diye merakla sordu kaşları çatılmıştı hemende "Özel" Dedim masum bir gülümseme takınarak sandalyemi yine tek eliyle kendine çekti ve kulağıma yaklaştı "Özelini yerim" Ne aç bir şey çıktı bu da ya! " Ye Pars Allah aşkına ye! Her şeyimi yedin onuda ye" Erkeksi kahkahası bahçeyi doldururken gülümsedim çok sayılı kahkahaları vardı ve bu anları kaçırmak istemiyordum.

"Çok güzelsin" Dediğinde daldığım yerden çıktım o da dalgınca bana bakıyordu. Kafamı boynuna yakın bir yere koyup derince nefes aldım "Seni özlüyorum çok mu çalışıyorsun? Hep yoruluyorsun zamanda geçiremiyoruz" Dedim dahada içimde tutamayarak. Haklıydım ama ben ona yakın olmaya karar vermiştim ancak o bir anda bütün işlerle ilgilenmeye ve geç gelmeye başlamıştı eve geldiğinde fazlasıyla yorgun oluyordu ben de üstelemeden yemek yiyip yatmasına müsade ediyordum.

"Sen beni mi özledin?" Dedi kaşları havalanırken bu durumdan oldukça memnun gibiydi kafamı olumlu anlamda sallayıp somurtmaya başladım. "Ama can parçam düğün tarihini geri aldık ya işleri bitirmem gerekiyor biliyorsun evlendikten sonra seninle daha çok ilgilenmek için hep bunlar" Dedi saçlarımı severken " Ama aklım sen de kalıyor. Habire bana saldıran o adamlar ya sana bir şey yaparsa? Koruyorum evde otururken" Dedim içim içimi yiyordu helede bazı zamanlar toplantıda olupta telefonu açamadığında kafayı sıyıracak gibi oluyordum.

Saçlarıma öpücükler kondurdu "Özür dilerim leydim. Seni ilgisiz bırakmak ne haddime" Dedi gülümsediği sesinden belliydi kendimi mahcup hissettim "Benim için işlerini aksatma yorgunsan dinlen o kadar kafaya takma beni zaten gece beraber uyuyoruz" Dedim sesimi normal tutmaya çalışarak.
Alışmıştım hemde öyle bir alışmıştım ki bu kanadı kırık adama, iki saniye yanımdan ayrılsa hasretlik düşüyordu göğüsüme.

"Hava soğudu hadi içeri girelim Çiko'nun serumunu taktım ben. Sen de şu özel şeylerini alda peşimden gel, ilgileneyim biraz seninle" Dedi yamuk bir sırıtmayla. Pars'ın arkasından uzunca baktım bir anda esen rüzgarla üşümüştüm hızla toplanıp içeri geçtim dosyayı televizyon ünitesine bırakıp mutfağa girdim. "Ne yapıyorsun burada?" Dememe kalmadan kendimi tezgahta bulmuştum "Seninle kek yapacağız küçük hanım" Dedi Pars iyice dibime girerek hayır Alçin bakma dudaklara! Bakma kızım hayır gözlerine dalmam lazımdı.

"Kek mi?" Kafasını salladı ve bacaklarımı iyice ayırdı ardından kendini tezgaha dayadı böylelikle bacaklarımın arasında hemen dibimde duruyordu. Yutkunup gülümseye çalıştım ama bu daha kötü sonuçlar açmıştı gözlerinin hedefi tamamen dudaklarım olduğunda gülümsemem yüzümde donmuştu. "Kek'i boşverip çocuk mu yapsak? Hem o çok daha uzun ömürlü ve kullanışlı olur" Dedi arsızca. Koluna vurdum "Elin ağır leydim" Hayır ağır değildi, olsa bilirdim "Değil ağır falan! Hem ağır olsa kediler beni yaşatmazdı" Bu çıkışım göğüslerimizin çarpmasına sebep olmuştu hızla kendimi geri çektim ama arkamda ki dolabı hesaba katamamış son anda hatırlamıştım. Kafam dolaba değilde Pars'ın büyük eline denk gelmişti sonra ise boynuna "Çocuk gibisin Alçin! Sadece kendine zararsın ya kafanı vursaydın? Geri öyle atlanır mı çuval mısın sen?" Kıkırdadım ve kollarımı boynuna sardım.

HİRAETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin