27.BÖLÜM
BombaSahilde geçirdiğimiz güzel gecenin ardından yorgun argın eve dönmüştük. Yarın Çiğdem ve Ömer yola çıkacaktı o yüzden bugün hastaneye gidecektik.
Sabahın erken saatlerinde eve vardığımız için duş alıp yatmıştık uyandığımızda ise saat öğlene doğru geliyordu. "Ne çok uyumuşum" Diye mırıldandım kendi kendime, bu aralar fazla yorgun oluyordum ve halsizlik bedenimi ele geçiriyordu. "Günaydın ömrüm" Pars'ın sesiyle banyo kapısına döndüm, elindeki havluyla yüzünü kurulamakla meşguldü. Pars bile benden önce uyandıysa gerçekten bir gariplik vardı bedenimde. Öyledir ki konuşana kadar yanımda olmadığını fark etmemiştim bile.
"Günaydın sevgilim" Dedim saçlarımı karıştırarak henüz ayılamamıştım bile. Yavaşça doğrulup yanına gittim ve kollarımı beline sardım, fiziği daha bir hoş görünmeye başlamıştı gözüme. Saçlarımda hissettiğim dudaklarıyla gülümsedim, olanca yorgunluğum asıl şimdi uçmuş gitmişti.
Banyoya girip işlerimi hallettim ardından tekrar odaya döndüm. Hastaneye gideceğimiz için ev halimden daha özenli şeyler giyinip saçlarımı yaptım, yaz aylarında makyaj yapsam bile dışarı çıktığımda akacağı için güneş kremimi sürüp aynadan çekildim. Bütün hareketlerimi yatağımızda oturup izleyen kocama bakıp sırıttım "Hep böyle izleyecek misin beni?" Benim gibi sırıtıp kafasını salladı "Her zaman, istersen kilometrelerce uzakta ol hep izleyeceğim seni" Yanına yaklaştığımda kollarını belime sarıp kafasını karnıma yasladı, saçlarının her telini yavaşça severken iç geçiriyordum.
Ben kocama deliler gibi aşık olmuştum ve kirpiklerinden saç tellerine kadar her zerresini ezberlemek istiyordum.
Daha çok oyalanmadan aşağı indiğimizde sadece Çiğdem, Ömer ve Kadir'in masada olmasına şaşırmıştım. "Diğerleri nerede?" Pars masanın başına geçerken bende yerime yani onun solundaki sandalyeye oturdum. "Giray ve Efe vakit geçirmek için dışarı çıktılar Anıl" Çiğdem derin bir nefes alarak sözüne devam etti "Bu aralar fark ettiysen çok sık odasından çıkmıyor, Meryem'le araları kötü diye düşünmüştük ama alakası yok işe kafayı o kadar takmış ki bir saniye olsun ekrandan ayrılmıyor" Kafamı yavaşça salladım bu durum artık canımı sıkıyordu.
Aklıma gelenle heyecanla konuşmaya başladım "Biz zaten hastaneye gidiyoruz Pars'ın şirkette toplantısı var" Kocama baktığımda 'öyle mi?' Dercesine bakıyordu "Evet sevgilim, İspanyol müştereklerle toplantın var. Her neyse Kadir ve Ömer bildiğim kadarıyla siz boşsunuz bugün" İkisi de beni onayladığında memnunca konuşmaya devam ettim "Siz ikinizi Anıl'ı da alıp biraz dışarı çıkın dolaşın kafası dağılmış olur hem" Planımı mantıklı bulmuş olmalılar ki seslerini çıkarmadan yemeklerine devam etmişlerdi.
Çiko hâlâ Merve'nin yanındaydı gariptir ki Doğuş bu gece orada kalmıştı, aslında aralarında bir şey olduğundan şüphelenmeye başlamıştım.
Ortalığı toplayıp dağıldık, Çiğdem sağ koltukta yerini alırken şöför koltuğuna yerleştim. "Ay Nazlı'm bu aralar iyi gibi" Dedi karnını severken "İyi olsun tabi, yengesi ona neler yapacak neler" Bir elim karnındayken bir elim direksiyonda gözlerimi yoldan ayırmıyordum. "Alçin" Dedi bir şey isteyeceği zaman kullandığı masum ses tonuyla "Sizin de olsun be bir tane" Sıkıntıyla nefes aldım, aklımı karıştıran bir başka konuydu bu da. Evleneli neredeyse üç ay olmuştu ve biz her fırsatı değerlendirmiştik ancak hâlâ bir gelişme yoktu. "Nasip kısmet bu işler biz çalışmalara devam ediyoruz" Dedim sesimi eğlenceli tutmaya çalışarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRAETH
Teen FictionAşkın en sadık en tesadüf hali... İhanete uğradığı gece kendini bir anda tanımadığı ancak bir o kadarda tanıdığı insanların olduğu düğünde bulan genç kız ve her ne kadar istemesede gizli saklı yaşadığı hayatının içine o kızı dahil eden adamın hika...