52

45 4 0
                                    

UYARI!
Bu bölüm bazıları için rahatsız edici sahneler içermektedir...


52.BÖLÜM
Varlığına Edilen Şükür

Duyduğum seslerle gözlerimi açmaya çalıştım, pekte başarılı olamamıştım sanırım. Sarp kendi kendine mırıldanıyordu tam iki aylık olmuş ve dili biraz fazla açılmıştı.

Saate baktığımda daha sabahın dördü olduğunu görmemle ağlamaklı bir ses çıkarttım "Babam daha sabah olmadı! Güneş doğmadı daha" Pars benim gibi konuşup yatakta oturur pozisyona geldiğinde birbirimize bakıp esnemiştik.

"Annesinin bir tanesi, konuş konuşma demiyorum ama güneş bir doğsun, gün aysın sabah konuş yani ya" Kucağıma alıp emzirmeye başladım. Pars tek gözü kapalı bizi izliyordu. "Ömer mi tükürdü bu çocuğun ağzına?" Kıkırdayıp kafamı salladım "Bilmiyorum ama onu biraz fazla dağnadık sanırım" Boşta kalan elimle gözümü ovaladım.

Doyan oğlum yine sesler çıkartmaya başladığında gülmeden duramadım "Giray dayını kaçırdın be oğlum" Dedim gülmelerim arasında, Giray bir hafta kadar önce odasını aşağıdaki misafir odalarından birine taşımıştı her ne kadar farklı bir açıklama yapsa da başka bir nedenle değil oğlumun sesleri yüzünden taşındığını biliyordum.

"Ben göreceğim seni birkaç gün sonra" Pars'a bakıp dudaklarımı ısırdım, birkaç gün sonra Sarp sünnet olacaktı.

Odanın kapısı hafiften tırmalandığında Pars kalkıp kapıyı açmıştı. Çiko salına salına yatağa çıkıp yanımıza oturmuştu. Sarp ise onu gördüğü anda sesini arttırarak bağırmaya bir yandan da ellerini ona uzatmaya başlamıştı.

"Sence ne zaman uyur?" Pars'ın bana umutla bakan bakışlarına karşı kafamı salladım "İki saate pili biter." Kaşlarını çatıp ellerini yüzüne kapatmıştı.

Kucağımdan alıp koluna yatırdığı oğlumuza yaklaştı "Bana bak, harçlıklarını kısarım senin. Arabayı da vermem, geç geldiğinde de annene karşı savunmam, oyuncaklarını bulamayacağın bir yere saklarım, sütünü elinden alırım!" Sarp büyük bir ilgiyle babasını dinlerken aklıma gelenle heyecandan yerimde duramadım. Oğlumuz bizim sesimizle rahatlayıp uykuya dalıyordu!

"Pars, benimle konuş" Dedim uyarırcasına "Yavrum ilgisiz de kalmıyorsun ki? Çocuğumuzu mu kıskanıyorsun sen?" Ters ters ona bakıp göz devirdim "Aklı beş karış havada kocam benim, oğlumuz biz konuşurken uyuyabiliyor ya hani." Gözleri mutlulukla parladığında Sarp'ı ortamıza yatırıp bana döndü.

"Ne konuşacağız ki biz?" Omuz silktim "Ne bileyim ben ya? Normalde ne konuşuyorsak onu" Bir süre birbirimizin yüzüne baktık "Normalde ne konuşuyoruz ki biz?" Kocamın haklı sorusuyla bir müddet daha bakışmıştık.

O sırada susmuş bizi izleyen oğlumun gözleri yavaştan kaymaya başlamış uykuya yaklaştığının sinyallerini vermişti.

"Biz az önce sadece bakışarak çocuk mu uyuttuk?" Dedim inanamaz bir tonda "Öyle oldu galiba" Kıkırdayıp kollarımı boynuna sardım, dudaklarına yapışmamla belime sarılıp beni kucağına çekmişti.

"Bir kardeş mi yapsak? Çok konuşmak istiyorsa onunla konuşur." Dedi beni çileden çıkaran sesiyle "Neden olmasın?" Dedim daha önce onca itirazda bulunan ben şimdi bir kedi gibi uysallaşmış hemencicik kabul etmiştim sözlerimin ardından kucağından kalkıp Sarp'ı kendi odasına geçirdim. Gerekli sistemi aktive edip bir sorun olduğunda haberimiz olmasını sağladım.

HİRAETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin