"Şaka yapıyor olmalısın?" istemsizce söylediğim şeyle Mert Hakan gülümsemişti.
"Aslında zeki kızsın, anlarsın sanmıştım." dediği şeyle güldüm, gerçekten nasıl anlayamamıştım?
Taraftarlar bize bakıyordu. Hafifçe öksürüp o güzel gözlerini üzerimden çekmesini sağladım. "Kahve içelim mi?" Sorduğu soruyla güldüm. "Ben ısmarlıyorum." dediğim şeyle iki yana kafasını sallasa da benim inadımla başa çıkamazdı.
"Ben üzerimi değiştireyim. Sen de dışarıda bekle olur mu?" Gözlerim kameralara gitmişti. Yarın magazine çıkacaktık, sonumuz belliydi.
O hızlıca üzerini değiştirmişti. Bizi arkadan çıkarttıklarında sanki liseli ergenler gibi kaçıyorduk. Arabanın yanına geldiğimizde güçlü bir kahkaha atmıştım.
"İnanamıyorum ya." Kapımı açtığında gülümseyerek ön koltuğa oturdum.
O da kendi yerine geçmişti.
"Eee ne düşünüyorsun?" Gülerek sorduğu soruyla dudak büzdüm.
"En sevdiğin kim dediğimde adaşını söylediğinde anlamalıydım. Bu kadar salak olmamalıyım." dediğim şeyle bakışları bana döndü.
"Ben iyi oyuncuyum senle alakası yok, kendine salak demeni de yasaklıyorum ayrıca." Göz kırparak önüne döndüğünde ne ara dudaklarım kıvrılmıştı bilmiyordum.
Telefonumun melodisi kulaklarımızı doldurmuştu. Bakışları hafifçe bana kaymıştı.
"Efendim?"
"Emir'in kavga ettiğini söylemek için aradım. Şimdiyse kendisiyle konuşmamıza izin vermiyor ve sadece Deniz'i istiyorum diyip duruyor." Karşı taraf konuştuğunda o görmese de kafamı salladım.
"Geliyorum."
Telefonu kapadıktan sonra bakışlarım Mert Hakan'a döndü.
"Mert biliyorum ilk kez dışarı çıkıyoruz ancak ufak bir sorunum var. Acaba bu kahve işini ertelesek olur mu?"
"Sıkıntı değil de, Sorun nedir?"
"Yurttaki çocuklardan biri kavga etmiş, onu görmem gerekiyor. Sen beni şurada indirirsen, giderim ben." Kafasını iki yana salladığında beni yurda onun götüreceğini anlamıştım.
-
"Bebeğim neden böyle yapıyorsun? Sana bunun yanlış olduğunu söylemiştim." Emirle konuşurken Mert Hakan bizi köşeden izliyordu.
"Ama Deniz, bana benim ailem öldüğü için ben buradayım. Sense seni istemedikleri için dedi!" Gözleri dolduğunda ona sıkı sıkı sarıldım.
"Deniz ablanın izinden gitmen çok ilham verici." Müdire hanım konuştuğunda burukça güldüm.
Ben de zamanında aynen bu kavgadan etmiştim ama karşı taraf bir daha konuşabilecek kadar sağlam değildi.
"Bak Emirciğim, bazen istemediğimiz durumlarda kalabiliriz. Benim annem ve babam da beni istemedi. Peki ya hayatımdan bir şey kaybettim mi? Hayır." Dolu gözleriyle bana bakıyordu.
"Bazen insanların ne dediği senin için önemli olmamalı. Annen veya baban olmayabilir ama ben varım? Herkesin Deniz'i olamaz öyle değil mi?" Gülerek söylediğim bu şeyle güldü. Gözyaşyarını silerek bana sarıldığında gülümsedim.
Saçlarına kondurduğum öpücükten sonra ayaklandım.
Mert Hakan'ın gurur dolu bakışları üzerimde geziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || Mert Hakan Yandaş
Fiksi Penggemar"Biliyor musun Querencia, İnsanın kendini en güvende, güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası gibi gördüğü yer demekmiş." Gözlerinin içine baktığımda bu açıklamama karşı gülümsemişti. "Senin yanındayken kendim gibi olduğumu hissediyorum...