5.1

1.6K 87 25
                                    

"İrfan'ı özledim." Gözde dudağını büzmüştü.

"Kerem'i özledim." Kaşlarımı çattım Nil'in bu dediğiyle.

"Kızım siz hep birliktesiniz. Bizimkiler bir haftadır yok." Söylediğim şeyle dil çıkarmıştı bana.

"Keşke Mert Hakan burada olsa." Yanağımdan hissettiğim öpücükle irkildim.

"Başka bir şey dileseydin olurmuş." Nil'in söylediği şeyle Mert Hakan'ın bakışları onu bulmuştu.

"Beni diliyor işte, sana ne." Mert Hakan, Nil'e sataşıyordu. Nil de sinirlenip duruyordu.

"Güzel kızım benim." Sıkı sıkı sarılıyordu bana. Çok özlemiştim, gerçekten çok özlemiştim.

"Biz gidiyoruz." Gözde'nin sesiyle bakışlarım ona döndü. Ona sarıldığımda kulağıma fısıldadı.

"Çok kafana takma. Seni seviyorum, kardeşim."

Gülümseyerek ona bakıyordum. Mert Hakan, bakışlarıyla Nil'e git der gibi bakıyordu.

"Gitsene Nil." Sesli bir şekilde söylediği şeyle güldüm.

"Sana varya, kız falan vermiyorum kardeşim ben." Sinirli bir şekilde evden çıkmıştı.

Benim evimde, evimleydim.

"Çok özledim seni..." Boynuma kondurduğu öpücüklerle bunu gayet hissettiriyordu.

"Daha iyi misin?" Kafamı onu onaylarcasına sallasam da ikna olmamıştı, tanıyordu işte beni.

"Sana söz veriyorum, anne-babanla yapamadığın ama yapmak istediğin her şeyi seninle teker teker yapacağım." Söylediği şeyle gülümsedim.

Ciddi olduğunu bilmiyordum.

-

Lunaparka geldiğimizde kahkaha atıyordum. Elimden tutarak bir oraya bir buraya koşturuyordu beni. Gondola, çarpışan arabalara biniyorduk.

Pamuk şeker gördüğümde amcanın yanına ilerledim.

"Amca bize iki tane." Söylediğim şeyle Mert Hakan cebinden para çıkarmıştı.

"Bunlar benden sevgilim."

Amcaya uzattığım parayla amca gülümsedi.

"Birbirinize çok yakışıyorsunuz, ayrılmayın hiç e mi?" Gülümsedim adama.

"İnşallah amca."

Pamuk şekerleri yerken çimlere oturmuştuk. Lunaparktan çıkıp sahilin kenarına doğru ilerliyorduk.

Boş banklardan birine oturmuştuk. Mert Hakan'ın karnının gurultusu benimkiyle karışmıştı. Birbirimize bakıp kahkaha attık. Gerçekten tam olarak tencere kapak olmuştuk.

"Ne yesek Deniz?"

Gözlerim sahil kenarındaki köfte ekmek arabasına takılmıştı.

Gülümseyerek elini tuttum. Oraya doğru ilerlediğimde onun da yüzü gülüyordu.

"Bunlar benden." Söylediği şeyle gülümseyerek kafamı salladım. Boş yerlerden birine oturduğuma Mert Hakan'ın gelmesini bekledim.

Efe: Nerdesin Deniz?

Deniz: Seni ilgilendirmez.

Efe: Böyle yapma.

Efe: Gerçekleri öğrenmen için bunu yapmak zorundaydım.

Deniz: Psikopat mısın sen?

Deniz: Başka türlü de öğrenebilirdim.

Efe: Ben sana anlatacaktım.

Efe: Sürekli kaçmaya çalıştın ne yapsaydım?

Efe: Biraz korkuttum işte seni.

Efe: Olur abi kardeş arasında

Deniz: Sen benim abim falan değilsin.

Deniz: Anla bunu.

Efe: Ben senin abinim Deniz.

Efe: Kabul etsen de etmesen de.

Efe: Seni seviyorum, sevgili kardeşim.

Deniz: Ben seni sevmiyorum.

Deniz: Defol.

-
"Seni götürmek istediğim bir yer daha var Deniz." Mert Hakan, gözlerimin içine bakıyordu.

Gülümseyerek kafamı salladım. Hesabı ödeyip ilerlediğimizde nereye gittiğimizi çok merak ediyordum.

Bu yol tesisin yoluydu.

Neden tesise gidiyorduk?

İçeriye girdiğimizde karanlık koridorları takip ettik. Işıkları açtığımızda karşıma çıkan görüntüyle gözlerim doldu.

Bizim için hazırlanmış bir yer.

Bize ait.

Bizim fotoğraflarımız.

Anlamıyordum, Mert Hakan bunları ne ara yapmıştı.

"Biraz dans mı etsek?" Bunu demesiyle şarkı çalmaya başladı.

Belime yerleştirdiği eliyle gülümsedim. Kendimizi, birbirimize bırakmıştık.

Alınlarımızı birbirine yasladığımızda birbirimizin nefesini hissediyorduk.

"Bana ilk yazdığında hayranlardan biri olduğunu sandım ancak içimdeki bir ses bana seninle konuşmam gerektiğini söyledi." Gülümsedi.

"Ben hayatım boyunca ilk defa içimdeki sesi dinledim, bundan pişman hiçbir zaman olmadım. Olmayacağımdan da eminim."

"Seni araştırdığımda, karşıma çıkan senle çok şaşırdım. Böylesine bir başarı hikayesi, ne kadar güçlü olduğunu düşündüm hep. Babasını erken yaşta kaybetmiş biri olarak kendimi hep güçlü zannediyordum. Ancak hiç anne babasını tanımadığı hâlde bu kadar güçlü olan seni görene kadar." Önüme gelen saçları kulağımın arkasına ittirdi.

"Her zaman yanında olmak istedim. Bu kadar güçlü olmak zorunda kalma istedim. Ben bunu istedikçe fark ettim ki ben sana daha da bağlanmışım."

"Arda bile sana karşı olan duygularımı benden önce fark etti biliyor musun?" Gülmüştü bu söylediğiyle.

"O gün, sen kaybolduğunda hayatımın bir anda ellerimin ucundan kayıp gittiğini hissettim. Depremsiz, başıma yıkılmıştı evim. Seni kaybetmekten delicesine korktum." Söylediği şeyle ona sarıldım.

"Hayatın çok kısa olduğunu hatırlattın."

"Seni çok seviyorum Deniz, benimle evlenir misin?" Şaşkınlıkla bakıyordum yüzüne. Dolu gözlerimle önümde eğilen adama bakıyordum.

"Evet!" Heyecanla söylediğim şeyle konfetiler patladı. Mert Hakan yüzüğü parmağıma taktığında içeriden çıkan aileme baktım.

Aile diye buna denirdi işte. Nil ve Gözde dolu gözlerle bakıyorlardı bana. İrfan ve birçok Fenerbahçeli.

Gözlerim iyice dolmuştu.

Evet, ben gerçekten ailemi bulmuştum.

Querencia || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin