5.6

1.6K 79 34
                                    

"Nasılsın Merto?" İrfan'ın sorusuyla Mert Hakan'ın yüzünde oldukça büyük bir sırıtma vardı. "Bu akşamki maçtan sonra göreceğiz bakalım nasıl olduğumu :)" Bu vurgu banaydı. İster istemez kıkırdadığımda muhabbeti anlayabilecek tek kişi İrfan falandı.

İrfan, bu imaları çakmış olacak ki kahkaha atmıştı. "Vay hayırlı işler." dediği şeyle omzuna hafifçe vurmuştum. Utandırmakta da üstüne yoktu.

Saçlarımın arasından tokamı çıkarıp bileğine taktığında neler olduğunu anlamaya çalıştım.

"Tokamı neden aldın?" Sorgularcasına gözlerinin içine bakıyordum.

"Çünkü eğer maçı kazanırsak, kazanacağım şampiyonluk kadar önemli başka bir şeyin daha olduğunu saha içerisinde sürekli hatırlamam lazım." Söylediği şeyle dudağımın kenarı kıvrılmıştı.

Birbirimizi her zerremizle o kadar
istiyorduk ki.

İstiklal marşından sonra başlamıştı maç. Sera, Gözde ve ben tribünlerde yerimizi almıştık. Deplasmandaydık ve bizim takımın en büyük motivasyonu Nef stadyumunda şampiyonluk kutlamaktı.

Başlayan maçla gözlerimizi kırpmadan izliyorduk. Tüm stadyum tek bir nefes gibiydi, gerginlik herkesin üzerindeydi.

11. dakikada gelen Gol sevinciyle hızla ayağa kalkıp Gözde'ye sarıldım.

"Enner Valencia!" Tezahüratlar başlamıştı. Takımın ilk golünü atabildiysek, devamı da gelirdi.

İnanıyordum, gelecekti.

İkinci yarının sonuna kadar her iki takım da şut denemesi yapıyor ancak başarılı olamıyordu.

Devre arasına girdiğinde önümüzdekilerin konuşmasına şahit olmuştum.

"Mert Hakan'ın kolundaki bilekliği gördün mü?" Tahminen 18-19 yaşlarındaki kızların konuşmalarıydı bunlar. Sarışın olanın arkadaşına söylediği şeyle yanındaki esmer arkadaşının ensesine vurmuştu.

"Ne bilekliği kızım, toka bildiğin." Söylediği şeyle gülümseyivermiştim.

"Şu magazin sayfasında sevgilisi olduğu palavrası dolaşıyordu." Sarışının söylediği şeyle kaşlarım çatılmıştı, palavra :D?

"Kızım sen ne salaksın. Palavra değil, ayrıca kadının da maşallahı var. Ülkenin en iyi avukatı, henüz kaybettiği tek bir dava bile olmamış." Esmer olanın söylediği şeyle yüzümdeki alaycı gülümseme yerini samimiyete bırakmıştı.

"N'olursa olsun. Mert Hakan'ımı kimseye vermem." Tamam kanka.

İkinci yarı başladığında, gerginlik tüm vücudumu ele geçirmişti.

"Gol!" Sesler yükseldiğinde ikinci golümüz, Arda'dan gelmişti.

Heyecanla dolup taşmıştık. Arda'nın 47. dakikada attığı bu gol, yapabileceğimize olan inancımızı oldukça arttırmıştı.

"Hadi çocuklar..." Fısıltıyla söylediğim şeyle Gözde sıkı sıkı elimi tutmuştu.

"Goooolll!" Ferdi, tribünlere doğru gelip Sera'yı gösterdiğinde önümüzdeki kızların bakışları bize kaymıştı. Gözleri, en son benim olduğum yerde durmuştu, her ikisinin de.

Yüzümde galibiyet gülümsemesi vardı.

3-0 olan durumla gerginlik tavandı.

1 gol kalmıştı.

Şampiyonluk hayallerimiz için, tek bir gol.

Duyduğum gol sesi, bu sefer sevinmeme engel olmuştu.

Icardi'nin şutu, kale filelerini havalandırmıştı.

N'olur Allah'ım!

80. dakikaya girmiştik.

Uzatmaları saymazsak, ya da sayalım ya. Hesaba katarsak minimum 15 dakikamız vardı.

Bizimkiler, karşı takımın golüyle kendine gelememişti.

Fenerbahçe tribünlerine konuşmaya başladım.

"Yapacağımız tezahürat çok önemli, gelin hep beraber tek nefes olalım." Söylediğim şeyle herkes kafasını kaldırmıştı.

Aynı anda başlamıştık. Galatasaray taraftarı sesimizi bastıramamıştı.

Bizimkiler gaza gelmişti.

Batshuayi'nin vurduğu top Muslera'nın parmakları arasından kayıp kaleye girdiğinde heyecanla nefes aldım.

"Hadi takım, son gol!" Herkes aynı anda bağırıyordu.

Mert Hakan, tribünün önünde durdu. Bakışları beni bulduğunda, ona kafamı salladım.

Yapabileceğini biliyordum, yapacaktı zaten.

Söz vermişti, yapardı.

Hırsla topu kaleye doğru sürmeye başlamıştı. Takım arkadaşlarına sebebini söylemese bile, gol atmak istediğini söylemiş olmalıydı ki şu an Mert Hakan'ın gol atması için büyük bir şekilde organize olmuşlardı.

İrfan'ın pasıyla ve Mert Hakan'ın son vuruşuyla top kalenin içindeki yerini bulmuştu. Hakemin düdüğü golden sonra çaldığında Fenerbahçe taraftarı heyecanla bağırıyordu.

Mert Hakan, tokayı öperek tribindeki beni gösterdi.

Mert Hakan, güvenliklerden birine bir şeyler söylemişti, neydi bilmiyorum ama bakışlar bizdeydi.

Adam birkaç saniye sonra, bizim yanımıza geldiğinde eliyle geçmemiz gereken yeri gösterdi.

Sahanın içine girdiğimizde, her futbolcunun bir aile üyesi sahadaydı. Mert Hakan da beni çıkarmak istemişti.

Mert Hakan, elimi tutup Bizim tribüne doğru getirmişti.

Bizi görenler alkışlamaya başlamıştı.

Mert Hakan gülümseyerek bana sarıldığında sesler daha da şiddetleniyordu.

Şampiyonluk bizimdi! Biz kazanmıştık.

Benim bebekler🥹❤️

Sizler ne düşünüyorsunuz? Mert Hakan ve Deniz hakkında yani?

Düşüncelerinizi merak ediyorum!!

Querencia || Mert Hakan YandaşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin