"Benim bir annem yok Efe." Kafasını iki yana sallamıştı. "Çok peşin hüküm veriyorsun, dinlemek zorundasın. Otur yerine." Sert bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Peşin hüküm verdiğim falan yok. Benim neler çektiğimi bir ben bir Nil bir de Allah biliyor." Sinirle söylediğim şeyle Gözde elimi tutmuştu.
"Bilmediğin şeyler var kızım." Kafamı iki yana salladım. "Bana sakın kızım deme." O kadının sesini duymak bile yetiyordu.
"Bence dinlemelisin." Seçkin abla konuştuğunda aklıma gelmişti. Mert Hakan da böyle demişti.
Ancak neler olduğunu bilemezsin. Kim neden yeni doğmuş bebeğini bırakır yurt kapısına? Eğer bir gün ailenle karşılaşırsan mutlaka onları dinlemelisin.
Dinlemek istemiyordum işte.
"Deniz, lütfen." Efe'nin sesi kulaklarımı doldurduğunda ona nefretle baktım.
"Ya sen hangi hakla gelirsin buraya? Beni kaçırdın! İplerle bağladın, görmüyor musun bileklerimi!" Sinirle konuşuyordum Efe'ye karşı.
"Deniz, bi' dinle. Eğer ikna olmazsan siktir olup gideriz işte." Efe sinirle konuştu. Annesi, sakinleştirmek için elini tuttuğunda güldüm.
"Bak kızım, ben sana hamileyken..." Kadının gözleri Seçkin ablaya kaydı.
"Efe'nin babasından kaçıyordum. Çünkü o hem bana hem de benim oğluma iğrenç şeyler yaşattı. Adamı yakaladılar ve hapse attılar. İşte o zaman, babanla tanıştık." O adam benim babam değil.
"Sana hamile olduğumu öğrendiğimde Efe çok mutlu olmuştu. Murat'a söylediğimde o da aynı şekilde. Ancak, biz seni dünyaya getiremezdik. Çünkü senin için çok tehlikeliydi hayatımız."
"Benim babam daha doğrusu biyolojik babam değil beni evlat edinen aile, yani deden kürtaj istedi ancak bunun için artık çok geçti. Seni doğurursam, senin canını almakla tehdit etti beni! Küçücük ölü bedenini kucağına atarım dedi." Gözleri doluyordu karşımdaki kadının.
"Annem, yani anneannen seni doğurmam için destek verirken öldü." Gözlerim dolmuştu.
"Özür dilerim sana haksızlık yaptığımı düşünebilirsin ancak ben seni korumaya çalıştım ve deden senin doğduğun gün öldü."
Alayla güldüm.
"Madem öldü, neden bıraktın beni yetimhane kapısına! Alsaydın, alamadın mı? Benim güvende olmaya değil beni güvende tutacak anne babaya ihtiyacım vardı." Söylediğim şeylerle her ikisinin de gözleri doluyordu.
"Benim bu hayattaki ilk ailem, arkadaşımdı. Yurtta ne kadar zor zamanlar geçirdim haberiniz var mı? Sürekli benimle alay ettiler! Sanki kendilerinin benden bir farkı varmış gibi..."
"Her kavga ettiğimde kendimi daha iyi savunmasını öğrendim. Her kavgadan sonra beni karanlık bir odaya kilitleyen çok acımasız bir kadın vardı. O yetimhanenin şu anki müdürü o zamanlar basit bir öğretmendi. O bile benim için hayatını riske attı!"
"Fark ediyorum ki, siz benim size ihtiyacım olduğunda hiç yoktunuz şimdi olmasanız da olur."
Murat abi bana yaklaşmıştı elimi tutmak isterken, elimi geri çektim.
"Çocuktum ya daha ben! Üst yaşlardaki erkek çocuklarının tacizine maruz kaldım anlamıyor musunuz! Benim size ihtiyacım vardı. Benim ne Efe'den bir eksiğim ne de Gözde'den bir fazlam vardı! Ben de çocuktum, benim de annem ve babama ihtiyacım vardı." Hıçkırıklara boğulmamak için dua ediyordum.
"Defalarca o karanlık odaya giren o üst yaşlardaki çocuklara karşı çıktım. Sürekli kendimi kirli hissettim haberiniz var mı? Bir insan daha 8 yaşındayken neden bıçaklanabilir ya!" Alayla güldüm şaşkınca bakan suratlarına. Tişörtümü sıyırdım, karnımın yanındaki bıçak izini gösterdim onlara.
"Sizi ben affetsem, arkanızdan yıllarca ağlayan o küçük kız çocuğu affetmez. Lütfen, çıkın."
Seçkin abla ve Murat abi boşanacaklardı. Bu yüzden bunu yapmamda bir sakınca yoktu. Yüzünde, bana destek verici bir ifade görmüştüm Seçkin ablanın.
"Sandığından fazla benziyoruz Deniz." Alayla güldüm Efe'nin annesinin dediğine.
"Seda sus! Pişman olacağın şeyler söyleme." Murat abi, onu uyardığında bakışları bana döndü kadının.
Annesinin bu söylediğiyle Efe yıkılmış gibiydi.
"Abin de bir tecavüz çocuğu. Yetimhanede bana zorla dokunan bir adamın oğlu."
Çok duygusal bir bölümdü benim için. Deniz'im hep güçlü kal, güçlü kızım benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || Mert Hakan Yandaş
Hayran Kurgu"Biliyor musun Querencia, İnsanın kendini en güvende, güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası gibi gördüğü yer demekmiş." Gözlerinin içine baktığımda bu açıklamama karşı gülümsemişti. "Senin yanındayken kendim gibi olduğumu hissediyorum...