"Kızım böyle yapma." Efe'nin annesi ellerimi tutmaya çalışmıştı. Efe, annesine söylediği şey hakkında kızmamıştı. Şaşırmış olsa da yine de sinirlenip onu kırmamışa benziyordu.
Öyle bile olsa, annesi ona sahip çıkmıştı öyle değil mi :)
"Kızım deme bana."
"Sana anlattım, neden böyle yapıyorsun?" Merakla bakıyordu bana. Efe, oldukça sinirli gibiydi.
"Deniz otur şuraya!" Sert sesiyle emir verir gibi konuştuğunda kaşlarım çatıldı.
"Bana ne yapacağımı söyleyemezsin." dediğim şeyle derin bir nefes aldı.
"Tek sorunun dedem olduğunu zannediyorsun ama karşındaki insanı dinleneyecek kadar aptalsın. Çok zekiyim diye geçiniyorsun, aslında zannettiğin kadar da akıllı değilsin." Efe'nin söylediği şeylerle kaşlarım çatıldı.
"Özür dilerim. Yaşadıklarımı yaşayacağını düşünemedim. Deden, çok köklü bir ailenin reisiydi. Arkasında bıraktıkları, bizi yaşatır mıydı sanıyorsun? Evlilik dışı bir çocuğun doğumu... Onun için ne kadar nefret etti senden haberin var mı?" Gözlerim dolu dolu bakıyordum.
Affetmek istemiyordum işte.
Efe'nin gözleri elime kaymıştı.
"Evleniyor musun?" Sorduğu soruyla annesinin bakışları da parmağımdaki yüzüğe kaydı.
"En azından sen, seni gerçekten seven biriyle evleniyorsun. Çok şanslısın." Dediği şeyle ona birkaç saniye üzülmüştüm, dediğim gibi sadece birkaç saniye.
Çalan zille, Gözde kapıya doğru ilerlemişti. Benim gözlerim öfkeden kıpkırmızı olmuşken Mert Hakan, n'olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Yanlış bir zamanda mı geldim?" Sorgularcasına bana baktığında gidip ona sarıldım. Şu an istediğim tek şey Mert Hakan'ın kollarında sabaha kadar uyumaktı.
Seçkin abla, Efe'nin annesine bakıyordu.
"Abla sen neden bu kadar sakinsin ya! Senin sakinliğin beni daha çok sinirlendiriyor." Söylediğim şeyle burukça gülümsedi.
"Çünkü annenin bir suçu yok Deniz. Tek suçlu, Murat abin yani şey, baban." Kafamı iki yana salladım.
"Babam değil o benim, o da annem değil."
"Tamam o zaman. Seda ve Murat'ın ilişkisi yaşandığında, Seda'nın hiçbir suçu yoktu. Çünkü bilmiyordu ki Murat'ın benimle evli olduğunu. Onu da kandırmıştı ve beni de. Bu yüzden eğer birine kızacaksan, Murat'a kızman gerekiyor. Seda, binbir zorlukla seni dünyaya getirdi." Kaşlarım çatıldı.
Binbir zorluk?
-
Tesisten dönerken biraz sahilde takılmak istemiştik. Arda da bizimleydi, İrfan ve Gözde de geliyordu.
Arda'yı çok severdim, çok saygılıydı.
"Deniz abla, iyi misin?" kafamı sallamıştım.
"İyiyim, sen nasılsın?"
"İyiyim ben de."
Tanıdık simayla ofladım. Efe gülümseyerek kolunu omzuma atmıştı.
"N'aber kardeşim?" Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Kolunu omzumdan çekmeye çalıştıkça o bana izin vermiyordu.
"Abilerden kaçılmaz!" Ona sert bir şekilde bakıyordum.
"Konuşmamız lazım." Kafamı iki yana salladım.
"Yeter artık, takip etme beni."
"Seni ne takip edeceğim, eşek sıpası. Karşıma çıktın o kadarcık."
Yalancı.
"Hadi Deniz, beş dakika."
Oflayarak ayaklandım. Biraz sahil boyunda yürürken konuşmaya başladı.
"Annem, eğer seni doğurursa ölebilirdi." Yine mi aynı mevzu.
"Biliyorum, söylediniz elli defa." Kafasını iki yana salladı.
"Sen, onu yavaş yavaş zehirliyordun. Ufacık bir yanlış kendisinin ölümüne sebep olacaktı. O senden vazgeçmedi." Kaşlarım havalandı.
"Buna inanmamı beklemiyorsun galiba?"
"Ben avukatım Deniz. Delil olmadan, kesin konuşmam." Çantasından çıkardığı dosyayı bana uzatmıştı.
İncelediğim raporlarla ne diyeceğimi bilemedin.
"Annem senin için çok çabaladı Deniz. Seni bıraktıktan sonra toparlanması çok zor oldu. Evet, yurdun içindeki olayları bilmese de sürekli seni takip etti. Nerelerdesin, ne yapıyorsun? Arkadaşların kimler? Hep senden haberdardı. Evet haklısın, yurdun içindekiler için sayısız kez pişman olduğunu söylese de belki affedemeyeceksin ancak o asla benim yanımda değildi diyemezsin. Sana hissettirmediğini biliyorum ancak hep yanındaydı. Aynı şekilde ben de öyle. Senin canını sıkan o Egemen lavuğunun ağzını yüzünü kim kırdı zannediyorsun lisede?" Şaşkınlıkla bakıyordum yüzüne.
Diyecek tek bir lafım yoktu, ben de susmayı seçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || Mert Hakan Yandaş
Fanfiction"Biliyor musun Querencia, İnsanın kendini en güvende, güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası gibi gördüğü yer demekmiş." Gözlerinin içine baktığımda bu açıklamama karşı gülümsemişti. "Senin yanındayken kendim gibi olduğumu hissediyorum...