"Biliyor musun Querencia, İnsanın kendini en güvende, güçlü ve rahat hissettiği, kendi olabildiği, yuvası gibi gördüğü yer demekmiş." Gözlerinin içine baktığımda bu açıklamama karşı gülümsemişti.
"Senin yanındayken kendim gibi olduğumu hissediyorum...
"Yuh Deniz, daha zor açılacak olanı yok muydu?" Gelinliğin arkasındaki iplerden bahsediyordu.
"Ya aklın fikrin bi' çıksın oradan." Bu dediğimle gülümsedi. Ellerini belime koyup beni kendine doğru çektiğinde güldüm.
"Çok güzelsin, güzelim benim."
Kalp atışım onunlayken hep hızlıydı. Ben ona alışmıştım ancak en baştaki tazeliğinden hiçbir şey kaybetmiyordu.
Zamanı gelmişti.
Düğün salonuna gittiğimizde karşılaştığımız Fenerbahçelilerle güldüm.
"Yenge hanım, maşallah." Altay, bana takıldığında güldüm. "Valla kardeşim, sen de on numarasın. Düğünden bir kız bulursan şaşırmam." Dalga geçtiğimde Altay da gülmüştü.
"On numara!" Arda, gülümseyerek bana bakıyordu.
Arda da kardeşim çıkarsa şaşırmazdım valla.
"Çok karizma olmuşsun!" Gülümsemişti bu dediğimle.
"Sen çok güzel olmuşsun Deniz abla."
Gülümseyerek kafamı salladım.
-
Çiçek atma merasimine geldiğimizde kime geleceğini çok merak ediyordum.
Attığım çiçek direkt olarak Altay'ın kucağına düştüğünde kahkaha attım. Altay şaşkınlıkla bakıyordu.
Elindeki çiçeği gösterdi herkese sırıtarak.
Efe yanıma yaklaşmıştı.
"Bi' fotoğrafımız olsun öyle değil mi?" Söylediği şeyle gülümsedim ve kafamı salladım. Bizi çektiklerinde onun da yüzünde duygu dolu bir gülümseme vardı.