Yıldıza dokunmayı unutmayınız⭐💞
Esra'nın doğum günü sizce neler olacak?
Biliyorum o günü bekliyoruz hep beraber😅
Ve çok yakında...
¤¤¤
Apartmandan çıkarken Tuana'nın karşı apartmandan çıktığını gördüm. Ortada bir araya geldik. "Günaydın, nasılsın?"
"Günaydın, iyi." dedi ama hiç iyi gibi gelmedi. Sanki bir derdi vardı.
Beraber mahallede yürümeye başladık. "İyi değil gibisin, söyle bakayım n'oldu?"
Derin bir nefes alıp verdikten sonra ağzındaki baklayı çıkardı. "Ali'nin çıkma teklifini reddedeceğim."
Şaşkınlıktan yolun ortasında donup kaldım ve o da bir adım sonra durup bana baktı. "Niye kızım ya sen hoşlanmıyor musun bu çocuktan?"
Yüzünde üzgün bir ifade yarandı ve gözleri dolunca hemen yaklaşıp elimi omzuna koydum. "Hayır, dur ağlama! Gel parka gidelim, orada anlatırsın." diyerek koluna girdim ve onu da peşimden sürükledim.
Geçerken oto yıkamanın oraya baktım, zaten bu saatlarde orada olmuyordu ancak yine de bakmadan edemedim. Küçük kardeşi oradaydı. İki alt sokakda bir park vardı. Çocuk parkıydı ama hava kötüyken boş olurdu ve biz de gidip parkta sohbet filan ederdik. Yine gidip ağaç altında kaldığı için kuru olan banka oturduk. Yağmur ara sıra çizeliyordu, hava kimine göre iyi, kimine göre kötüydü. Ben bu havaları seviyordum.
"Anlat bakalım, n'oldu birden bire?"
"Ailem öğrenirse çok kızarlar, hele abilerim! Yok, yapamam! Onunla sevgili olamam..."
Ben tanımadığım bir adamla otelde yemek yedim. Sen benim yanımda hayırlı evlatsın kızım!
"Sadece bu mu? Başka bir problem yok yani?"
"Yok Esra ya, ben de ondan hoşlanıyorum. Kabul etmek istiyorum ama işte..." diyip derin bir iç çekti.
"Ya konuşun işte. De ki, üniversiteye gidene kadar buluşmayalım, okulda birbirinizi görüyorsunuz zaten. Bak şurada bir senemiz kalmış zaten. Oturun kantinde sohbet edin, bir şeyler yiyin ne bileyim ya... Ne diyeceğimi ben de bilmiyorum. İdare edin diyorum işte... Hem senden gerçekten hoşlanıyorsa sabır gösterir, anlayışla karşılar. Sadece konuş, susma anlat ona. Ali iyi çocuktur, anlayacaktır seni."
Bana yandan bir bakış attı.
"Diyorsun?""Dedim bile," diyip ona bir omuz attım ve beraber güldük. Nihayet onu ağlatmadan güldürmeyi başardım ama bizim sulu göz hâla ağlıyormuş gibi görünüyordu.
Kolumdaku saate bakıp, "Oha! Kalk geç kaldık!" diyerek sıçradım ve onun kolundan yapışarak kaldırıp kendi peşimden sürükledim.
¤¤¤
Tenefüste Ali gelip Tuana'yı aldı ve beraber gittiler. Ben ise kantine inmek yerine onunla mesajlaşmayı tercih ettim çünkü benimki maalesef yanımda değildi. Bir sonraki cumartesi veya pazara kadar görüşemeyecektik.
Ben: N'apıyorsun?
Ben: Dünden beri yoksun.
Patron: İşteyim yavrum, özledin mi?
Ben: Yooo, ne alakası var? Hiç özlemedim.
Patron: İyi bakalım)
Ben: Sen özledin mi?
Patron: Burnumda tütüyorsun.
Ay bana bir şeyler oluyor!
Ben: Haftasonundan haftasonuna buluşabileceğiz, o da belki. Benden sıkılmazsın değil mi?
Patron: Deli deli konuşma, ben senin benden haberin yokken de seni bekliyordum.
Patron: Hislerimi hafife alıyorsun.
Ben: Hayır, katiyyyen (-_-)
Patron: Asma suratını yerim o suratı.
Ben: ~(^_^)~
Patron: {●_●}
Ben: Jsdgdjsjdvdhsjsgd
Ben: Çok tatlı <(♡_♡)>
Patron: Yaşlı olduğum için [°__°]
Ben: O lafımı kafaya takmış gibisin. Hiç yaşlı filan değilsin.
O uygulamadan çıktı ama ben ona içimi dökmeye devam ettim.
Ben: Bazen yaşıtlarım bile anlamıyor beni, ama sen daha ben söylemeden derdimi anlarsın gibi geliyor.
Ben: Kalabalıklar içerisinde yalnızım.
Ben: Belki balinanın midesindeyim ama hâlâ okyanusun içindeyim. Öyle bir yaşamak benimkisi.
Ben: Senin de kalbin var, biliyorum. Büyük adamların da kalbi kırılır. Ben o kalbi onarmaya hazırım ama sen beni içeriye almaya hazır mısın?
Az sonra yeniden çevrimiçi olunca ve tüm mesajları okuyunca cesaretim tuzla buz oldu. Hemen uygulamadan çıkıp telefonu sıranın üzerine bıraktım ve sırtıma yaslandım. Saçmaladım mı acaba? Çok mu çocukça konuşuyorum onunla?
Bildirim sesi yankılandığında kendimi tutamadım ve hemen bildirim tabelasını indirip baktım.
Patron: Yavrum ben varım, yalnız değilsin. Senin nazını da yerim, tribini de yerim, seni komple yerim.
Sessiz bir çığlık atarak ellerimle yüzümü kapattım ve oturduğum yerde tepindikten sonra telefonu tekrar elime aldım.
Ben: Boğa burcu musun? Her şeyi yemekten bahsediyorsun da.
Patron: Her şeyi değil, her şeyini.
Çenem düştü, elimle geri taktım.
Patron: Ve akrebim.
Bittim ben, yandım ben.
Ben: Doğum günün ne zaman?
Patron: 7 Kasım
Ben: Senden bir ay sonra doğmuşum, ben de 7 Aralık'ta 18 olacağım :)
Patron: Hem 18 olacaksın, hem de benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
666
Teen FictionPatron: Yanımdayken böyle konuşamıyordun, uzaklaşınca sana bi' cesaret geliyor galiba. Ben: Diyelim ki, yanında seninle böyle konuştum. Deli gibi kızdırdım, hiç sevmediğin şeyleri yaptım, kötü sözler söyledim. Ne yaparsın? Patron: Kendini altımda...