63

78.2K 4.7K 2K
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Mutfakta hazırladığım yemekleri servis tabaklarına koyarken, Tuana masayı hazırlıyor, Giray da içecek meyve suyu ve soğuk suları hazırlıyordu. Evin içinde garip bir sessizlik vardı, herkes mecbur kalmadıkça konuşmamak için ant içmiş gibiydi. Buna ben de dahil. Gözlerim ikide bir saate gidiyordu ve daha da geriliyordum. Kısacası içimde anlamlandıramadığım bir sıkıntı da vardı.

Saat yedi bucuk olmuştu bile ve Gökhan saat sekizde burada olacağını söylemişti. Bir kaç gün uzak kalmak bile yetmişti, onu ne kadar sevdiğimi ve alışmış olduğumu anlamak için.

Kapı kaldığında, "Ben bakarım!" diye atıldım ve Tuana ile Giray irkildi. "Kapıya diyorum, ben bakarım yani."

Hemen kapıya koştum ama son kez kendime aynada bakmayı da unutmadım. Kapı deliğinden baktığımda Gökhan'ı görünce gülümsedim ve hemen kapıyı açtım. Onu güler yüzle karşılamak istedim. Ancak karşımda hiç beklemediğim tarzda bir Gökhan vardı.

Her zamankinin aksine sonbahara uygun uzun kollu açık kahverengi bir tişört giymişti, altına da koyu kahverengi bir kot pantolon. Gözlüklerini çıkarmıştı. Elinde yine bir buket kırmızı gül vardı, bu ne olursa olsun şaşmazdı ama şimdi gözüme başka biri gibi görünüyordu.

"Hoş geldin," dedim, "buyur geç." Ama bunu, onu garipser bakışlarla sürerken söyledim.

Elindeki buketi bana uzattı ve içeriye adım attı. Buketi onun elinden aldığım sırada alnımın kenarını öpüp, "Hoş buldum," dedikten sonra içeriye geçti.

Kapıyı kapatıp arkasından bir süre baka kaldım. Çok garip biliyorum ama... Sanki başka biri konuştu benimle, başka biri baktı gözlerime.

666  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin