* * *
"Kızlar benim acil bir işim çıktı, siz taksiyle eve dönersiniz." diyip bir miktar parayı bana verdi, sonra hesabı ödeyip çıktı. Bense avucumdaki para ile arkasından baka kaldım. Ona gidiyordu, onun yanına.
Yani benim bildiğim kadarıyla Murat'ın Gökhan diye bir arkadaşı yoktu. Yani bu kesinlikle oydu, başka bir açıklaması yoktu. Ya da ben kendimi buna inandırmak istiyordum.
"Kalk kız, gidiyoruz."
"Nereye?"
"Murat'ın peşinden, hadi!"
"Esra dur! Neden peşinden gidiyoruz? Bir şey söyle!"
"Zamanımız yok, hemen bir taksi bulmamız lazım. Yoksa onu bir daha bulamabilirim Tuana, bu tek şansım olabilir!"
Yüzüne şöyle okkalı bir tokat atmak için son şansım olabilir.
Korkak herif.
Restorandan apar topar çıktık, daha doğrusu Tuana'yı sürükleyerek çıkarmak zorunda kaldım. Hemen yakında bekleyen taksilerden birini çağırdım ve oturur oturmaz amerikan filmlerindeki o meşhur repliği söyledim.
"Öndeki aracı takip edin."
Tuana dibimde, "Esra n'oluyor?" diye sorup dursa da, sadece ön tarafa bakıyordum ve Murat'ın izini kaybetmemeye çalışıyordum.
"Sakın yavaşlamayın, kaçırmayalım lütfen."
"Çok hızlı kullanıyor," dedi taksici, "acelesi var belli ki, basmış gaza. Ben basamam."
Ben basarım. Basacağım sana Gökhan. Bekle lan bekle.
"Lütfen! Hayat memat meselesi!"
"Esra biz niye Murat'ı takip ediyoruz? Bir şey söyleyecek misin?"
"Çünkü Gökhan aylar önce aramız çok iyiyken bir gecede çekip gitti ve ben o zamandan beri nerede olduğunu bilmiyorum! Şimdi Murat onun yanına gidiyor, onunla yüzleşebilmek için tek şansım anlıyor musun Tuana? Lütfen sus artık..."
"Anladım, tamam, sakin ol. Mutlaka bir açıklaması vardır."
Sinirle soluyarak sırtıma yaslandım ve camdan dışarıya baktım. "Teselliye ihtiyacım yok şu an, ben tam unuttum derken yeniden bir şekilde hayatıma giriyor. Yarım kalanlar acıtıyor Tuana, bitirmem gerekiyor. Bitirmeye gidiyorum."
Şayet bitiremezsem ben biterim. Yeni bir hayat kurmadan evvel eskiyi bitirmeliyim.
"Esra..."
"Efendim."
"Şey..."
"Ney..."
Cevap gelmeyince dönüp ona baktım. "N'oldu söylesene."
"Yok bir şey ya, sonra konuşuruz."
"Söyle işte."
"Sonra konuşuruz, şimdi daha önemli bir işimiz var neticede."
"Bence de, her ne söyleyeceksen daha sakin bir anımda söyle. Çünkü şu an sinirden kuduruyorum! Hep kendimi teselli etmeye çalıştım. Gizli gizli ağladım, bazen dolup taştım ve o, beni o durumda bıraktı... Durduk yere... Keşke dedim Tuana, bu anın hayalini çok kurdum. Hep içimde ona inanmak isteyen bir Esra vardı, o saf kız hâla onu bekliyordu ama devam etmek zorundaydım. Ne diyecek çok merak ediyorum. Hangi sebepten gitti, neden gitti?.. Umarım geçerli bir sebebi, mantıklı bir açıklaması vardır. Yoksa çok fena olacak, ikimiz için de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
666
Teen FictionPatron: Yanımdayken böyle konuşamıyordun, uzaklaşınca sana bi' cesaret geliyor galiba. Ben: Diyelim ki, yanında seninle böyle konuştum. Deli gibi kızdırdım, hiç sevmediğin şeyleri yaptım, kötü sözler söyledim. Ne yaparsın? Patron: Kendini altımda...