* * *
Efe elimi sımsıkı tutmuş, beni peşinden sürüklüyordu. Nikâh salonundan çıktığımızda hava tatlı bir serinlikle içime işledi. Sokak lambalarının altında yürürken, kalbimdeki o tedirginlik yerini hafif bir heyecana bırakmıştı. Efe’nin yanında her şey çok daha kolay ve hafif hissediliyordu. Ama yine de içimde bir ses durmadan sorular soruyordu: Bu mutluluk kalıcı olacak mıydı? Ya Efe de bir gün değişirse? Ya ona güvenmekte hata yapıyorsam?
Tam bu düşüncelere dalmışken Efe bir anda durdu, bana dönerek kollarını omzuma sardı. "Esra," dedi yumuşak bir sesle, "Biliyorum, kafanın içinde deli sorular var. Ama sana söz veriyorum, bu yolculukta seni asla yalnız bırakmayacağım."
Sözleri içime bir nebze de olsa su serpti. Gözlerine bakıp hafifçe gülümsedim. O an, belki de geçmişte yaşadıklarımın gölgesinde kalıp geleceğimi karartmaktan vazgeçmem gerektiğini anladım. Belki de mutluluğu hak ediyordum, belki de Efe'yle bu yeni hayat gerçekten de istediğim gibi olacaktı.
"Tamam," dedim, "Güveniyorum sana."
Efe beni hafifçe kendine çekip alnımdan öptü. "O zaman, hadi gel. Bu gece bizim gecemiz!"
Efe’nin sıcak öpücüğü alnımda yankılanırken, elini tutup yanında yürümeye devam ettim. Sokağın köşesini dönerken uzaktan davul ve zurna sesleri gelmeye başladı. Bir an duraksayıp Efe'ye baktım. Gözlerimdeki şaşkınlığı fark etmiş olacak ki, gülümseyerek, "Sana küçük bir sürprizim var," dedi.
"Sürpriz mi? Nikâh yetmedi mi?" dedim şakayla karışık.
Efe kıkırdayarak, "Bu sadece başlangıç!" dedi. Birkaç adım daha atınca, karşımızda küçük ama içten bir kalabalık belirdi. Aile dostlarımız, birkaç yakın arkadaşımız ve mahalleli bizi davul zurna eşliğinde bekliyordu. Herkesin yüzünde samimi bir gülümseme, ellerinde çiçekler ve meşaleler… Ortam bir anda bir şenlik havasına bürünmüştü.
Kalbim sevinçle doldu. İçimdeki tüm şüpheler bir anda uçup gitmişti. Efe elimi sıkıca tutup, "Düğün merasimi küçük olabilir ama eğlence büyük olacak," dedi göz kırparak.
Davulun ritmi hızlandıkça Efe beni piste çekti. İlk başta biraz çekingen olsam da, bir süre sonra kendimi müziğin coşkusuna kaptırdım. Etrafımızdaki herkes alkışlarla bize eşlik ediyordu. Efe, ellerini belime koyarak beni döndürdüğünde, kahkahalarımız sokakta yankılandı. O an her şey kusursuzdu. Ne geçmişin gölgeleri, ne gelecek kaygıları… Sadece Efe ve ben vardık; ve etrafımızda sevgi dolu dostlarımız.
Dans ederken göz göze geldik. Efe’nin gözlerinde gördüğüm sıcaklık ve sevgi, içimde bir huzur dalgası yarattı. Bu sefer, gerçek bir başlangıç yaptığımızı hissettim. Geçmişteki yaralarım kapanıyordu; çünkü Efe gerçekten her şey olabileceğini kanıtlıyordu.
Dansın sonunda, davetliler hep bir ağızdan tezahürat yaptı. Efe beni kendine çekip kulağıma fısıldadı, "Bu daha başlangıç Esra, sana hayatı güzelleştireceğime söz verdim."
Gülümseyerek ona baktım. "O zaman hazırım," dedim. "Ne olursa olsun, seninle birlikteyim."
Efe’nin gözlerinde parlayan sevgi dolu bakışlar içimde yankı buldu. O an, hayatta gerçekten de doğru bir seçim yaptığımı hissettim. Belki de yanılmaktan korktuğum her an, kendime haksızlık ediyordum. Efe’nin yanında olmak, geçmişi geride bırakmak için bir şans gibiydi.
Davul zurna susmuş, herkes yavaş yavaş bizim etrafımıza toplanmıştı. Birbirimize baktık ve gülümsemeyle birbirimize sıkıca sarıldık. Samet ve Tuana yanımıza yaklaştı. Tuana, ellerini mutlulukla çırparak, "Bu kadar romantik bir an beklemiyordum!" dedi. Samet ise her zamanki alaycı tavrıyla, "Efe, bu hızla gidersek yakında dede olursun!" diye laf attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
666
Teen FictionPatron: Yanımdayken böyle konuşamıyordun, uzaklaşınca sana bi' cesaret geliyor galiba. Ben: Diyelim ki, yanında seninle böyle konuştum. Deli gibi kızdırdım, hiç sevmediğin şeyleri yaptım, kötü sözler söyledim. Ne yaparsın? Patron: Kendini altımda...