...
Biz ne ara 450k olduk? <(^_-)/
Farkında mısınız bizimkiler her konuyu konuştular ama daha el ele bile tutuşmadılar sjsbsj
sadece üç kere yanaktan öpme var, o da Esra öptü, Gökhan da napsın garibim sjshshs
Aslında kitapta tam olarak yaş farkını işlemek istemiştim, yetiskin bir erkeğin başına bela olan o ergenliğinden yeni çıkmış genç kızı
gülelim eğlenelim diye yazdığım kitabı twitterda linçleyenler için söylüyorum, bedava reklam için çok teşekkür ederim ya ne kadar iyisiniz, iyi ki varsınız ♥︎
Not: karakterler hata yapabilir zaten, bu hayatın doğal akışında olması gereken şeyler ve ben simdiye kadar hata yapana sövmenizden hic rahatsiz olmadim.
Yıldıza dokunmayı unutmayınız⭐
¤¤¤Şakasına dediğini, ağladığımı hissettiğini ve beni güldürmeye çalıştığını biliyordum. Zira aksine inanmak bile istemiyordum çünkü henüz çok gencim ve çocuk gibi hissediyorum. Anne olmaya fazlasıyla uzağım.
Murat eve dönüyordu, Gökhan da ofise girdi. Kafasında sargıyla bir de ağzı burnu dağılan Fuat'ın yerden kalkıp sarsak adımlarla dükkana girişini zevk alarak izledim. Benim gözyaşımı akıtan oydu zaten. Böyle içten pazarlıklı tiplerden oldum olası nefret etmiştim zaten.
Tuana kapımın hemen önündeydi ve dakikalardır, "Esra, açar mısın lütfen? Yalnız kalmanı istemiyorum, üzülme lütfen." diyordu.
Yüzümü, gözyaşlarımı temizleyip aynada kendime son bir kez baktıktan sonra kapıyı açtım ve açar açmaz Tuana bana sıkıca sarılıp sırtımı okşayarak, "Sen onu takma kafana, bildiğimiz Murat işte öküzün teki." diye teselli etti.
Dudaklarımı omzuna bastırıp kollarımı sıkıca beline doladım ve bu sırada annemle göz göze geldim. Bana sinirli bir bakış attı ve sonra salona gitti. Yine sinirlerim bozuldu.
Yaradılışımız bu değil mi? Neden birine âşık olmamız anormal karşılanıyor, edepsizlik, ahlâksızlık oluyor? Yok, bunu anlamam için onlarla kafa dengi olmam lazım ama değilim.
Tuana da annemin yaptığını farketti ve beni çekiştirerek mutfağa götürdü. Tezgâhın üzerindeki pastayı alıp ellerime tutuşturdu. "N'apıyorsun?" diye sordum. İki de çatal aldıktan sonra cebinden çıkardığı küçük kırmızı bir mumu pastanın ortasına dikti. Ocağın yanında duran çakmağı aldıktan sonra, "Bekle bi' dakika geliyorum," diyip mutfaktan çıktı. Ben de peşine takıldım.
Salona geçip anneme, "Yarım saatliğine Esra bize gelebilir mi?" diye sorduğunu duydum.
Annem de, "Ne yaparsa yapsın," dedi. Sadece yutkundum, sustum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
666
Teen FictionPatron: Yanımdayken böyle konuşamıyordun, uzaklaşınca sana bi' cesaret geliyor galiba. Ben: Diyelim ki, yanında seninle böyle konuştum. Deli gibi kızdırdım, hiç sevmediğin şeyleri yaptım, kötü sözler söyledim. Ne yaparsın? Patron: Kendini altımda...