Bölüm 25: Kaan Benim Herşeyim

563 94 77
                                    

------
Selamlarr bebeklerimmm..

Uykusuzluktan ölüyorum ama bu bölüm yazmama engel değil.

Keyifli okumalar..
------
------

Bölüm 25: Kaan Benim Herşeyim

Gözlerimi araladığımda neresi olduğunu bilmediğim bir odada Lucio'nun kollarının arasında yatıyordum.

Yavaşça doğrulmaya çalıştığımda bedenim buna izin vermiyordu sanki. Başım felaket bir şekilde ağrıyordu.

O an tek istediğim sıcak bir duş alıp kendime gelmekti. Berbat bir haldeydim resmen!

Zorla da olsa Lucio'nun kollarının arasından çıkıp yataktan kalktım. O hala uyuyordu. Ses çıkarmamaya çalışarak lavabo olduğunu düşündüğüm kapıya doğru yürüdüm.

Bana ne olmuştu bilmiyordum ama hiç iyi değildim. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Burası neresiydi, ne zaman gelmiştik, ne ara üstümü değiştirip uyumuştum? Bunların hepsi kocaman bir soru işaretiydi.

Bunu sonra düşünmeye karar vererek bir kaç adım ötemdeki lavaboya yönelip musluğu çevirdim.

Buz gibi suyu art arda defalarca yüzüme çarptığımda biraz daha iyi hissediyordum nedense. Başım hala ağrıyordu ama biraz kendime gelmiştim en azından.

Üstümdeki Lucio'nun olduğunu düşündüğüm tişörte bakıp dün geceye dair bir şeyler hatırlamaya çalıştım. En son Buğra'nın bana bir şeyler içmemi teklif ettiğini anımsıyordum. Onu ilk başta reddetmiştim ama sonra denemek istemiştim. Ve içinde limon olan bir kokteyl içmiştim sanırım..

Kafamdaki düşüncelerle kaşlarımı çattım. Sarhoş olmuş olamazdım değil mi?

Buğra bana o kokteyller için "Kötü bir şey değil." demişti.

Kötü bir şey değil.

Buğra'ya göre "Kötü değil." ne demekti bilmiyorum ama ben o kokteyllerin alkolsüz olduğunu düşünmüştüm.

Ama şu halime bakılırsa öyle olmadığı aşikardı.

Gözlerimi ovuşturarak lavabodan çıktığımda yine sessiz davranmaya çalışarak kapıya yöneldim. Lucio'yu uyandırmak istemiyordum. Hem uykusunu alması için, hemde dün gece ne kadar saçmaladığımı öğrenmemek için..

Odadan çıktığımda Kaan'ın evinde olduğumu anlayarak merdivenlerden aşağı yöneldim. Zaten başka nerede olabilirdim ki?

Etraftaki sessizliğe bakılırsa herkes uyuyordu. O an saatten bile bihaber olduğumu fark ettim. En azından hava aydınlıktı, bunu biliyordum.

Mutfaktan gelen seslerle o tarafa doğru yöneldiğimde kahvaltı için hazırlık yapan Kaan'ı buldum karşımda.

Kapıya yaslanıp "Günaydın.." dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı.

"Günaydın.. Acıktın mı?"

Kafamı iki yana sallarken "Hayır.." dedim. "Aç hissetmiyorum. Ama başım çok ağrıyor.."

Kaan bana bir dilim ekmek uzatıp "Bunu ye." dediğinde elindeki dilimi alıp anlam veremeyerek baktım yüzüne. Ben ekmeği alınca dolaba yönelip tekrar bir şey uzattı. "Sonra da bu ilacı iç.."

Uzattığı ilaç kutusunu alıp teşekkür ettiğimde gülümseyerek baktı bana.

Size Kaan'ın benim üzerimdeki etkisini nasıl anlatabilirim bilmiyordum ama onun için "Yıllar önce kaybettiğim abim gibi" desem yanlış olmazdı sanırım.

VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin