------
Selamlarr bebeklerimm..Bu bölümü yazmak benim için çok heyecanlı olacak, umarım beğenirsiniz.
Keyifli okumalarr..
------
------Bölüm 38: Ben Baba Olamam Defne..
Şu gülüşünü o kadar özlemiştim ki!
Onu son gördüğümde ağlıyordu ve gülüşünü tekrar görmek için her gece dua etmiştim ve şimdi kabul olmuştu o dua'm.
Yüzüne yaklaşıp yanağına minik bir öpücük bırakırken "İyi o zaman." dedim. "Senin hoşuna gittiyse sorun yok.. Ama yine de dikkat etmem lazım artık."
Lucio bir şey söylemek yerine gözlerimin en derinine baktığında hafifçe gülümsedim.
Sonrası klasik bir piknikti. Yemek yedik, sohbet ettik, gülüştük..
Gerçi, ben onların anlattıklarına pek gülemedim çünkü bana ilk hafta yaşadıkları şeyleri anlatmışlardı.
Korumalarla kavgalarını, yedikleri dayakları, korumanın benim için yazılan mektubu yırtışını.. O an o kadar sinir olmuştum ki onu yapan adama, parçalamak istedim ama korumaydı sonuçta.. İstesem de pek bir şey yapamazdım.
Bu arada Can biraz toparlanmış gibi görünüyordu ama hala tam anlamıyla gülüyor sayılmazdı. Hala bir burukluk vardı gülüşünde. Yine de onu son gördüğüm haline göre daha iyiydi.
Sadece, hala gruba dönmemişti..
Ve anladığım kadarıyla o günden beri müzik yapmıyorlardı. Bu biraz canımı sıksa da artık evden çıkabildiğim için çok mutluydum ve bunu düşünüp moralimi bozmak istemiyordum.
Sohbet ederek ve özlem gidererek geçirdiğimiz bir kaç saatin sonunda Lucio bana dönüp "Defne.." dedi fısıltıyla. "Seni çok özledim.. Bu gece beraber uyuyamaz mıyız?"
Kahve gözleri sorduğu soruyla beraber umut dolu bir şekilde bana bakarken "Yani.." dedim. "Bilmem ki. Belki babam burada kalmana izin verir ama yine de emin değilim. Sonuçta daha yeni yumuşadılar.."
Lucio kafasını sallayıp önüne döndüğünde yüzündeki hayal kırıklığını görerek derin bir iç çektim.
"Gidip konuşacağım, tamam mı? Hem teşekkür etmem gerek ona.."
Lucio söylediğim şeye cevap veremeden ayağa kalkıp eve doğru yöneldim. Arkamdan seslendi sanırım ama ben onu duyamadan çoktan girmiştim eve.
Salona girdiğimde babamın hala aynı yerde oturduğunu görerek yavaşça yaklaştım yanına. Saatlerdir burada hiçbir şey yapmadan öylece duruyor muydu yani?
"Baba.."
Ağzımdan çıkan kelimeyle kafasını kaldırıp bana baktığında neden olduğunu anlamadığım bir şekilde gözlerim doldu. Onun da benden bir farkı yoktu..
"Defne.."
Sadece bunları söyleyebiliyor olmamız o kadar ironikti ki.. Neden böyle bir hava oluşmuştu bir anda anlam veremiyordum.
Aniden babama sarılıp ağlamaya başladığımda o da karşılık verip sımsıkı sardı kollarını bana.
Bunu haftalardır yapmıyorduk..
Haftalardır aynı evin içinde olmamıza rağmen babamı o kadar özlemiştim ki.. Bu halini, şefkatini, sevgisini..
Buraya ondan özür dilemeye ve teşekkür etmeye gelmiştim ama ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİŞNE
ChickLitKapıyı kapatmam ve gözyaşlarımın gözlerimden firar etmesi bir oldu. Öyle bir ağlıyordum ki, biri görse açıklayamazdım sebebini. "Buna mı ağlıyorsun böyle manyak gibi?" derdi bana muhtemelen. Ama evet, buna ağlıyordum. Kapıya yaslanıp yere çöktüm ağl...