Bölüm 29: Seni İstiyorum (+18)

1.3K 91 57
                                    

------

Bu bölüm +18/Cinsellik içermektedir. Rahatsızlık duyacak kişilerin okuması tavsiye edilmez.

------
------

Bölüm 29: Seni İstiyorum (+18)

*****

O kadar yorulmuştum ki..

Tüm günüm hastanede ve karakolda geçmişti. Buğra'nın anne ve babası, haberi alıp hastaneye geldiğinde orada daha fazla durmak istememiştim. Buğra her ne kadar "mahcup hissetme" dese de hissediyordum çünkü. Ona karşı olmasa da ailesine karşı hissediyordum..

Sonuçta benim yüzümden olmuştu. Evet benim bir suçum yoktu, ama yine de kalmak istememiştim işte hastanede.

Biz hastanedeyken polisler bizim ifademizi almıştı ama benim karakola gitmem gerekiyordu illa ki. Bu yüzden Buğra'nın ailesi geldiğinde bu bahaneyle çıkmıştık hastaneden.

Neyseki Serhat salağı ölmemişti. Neyseki diyorum çünkü ona bir şey olsaydı Buğra'nın başı belaya girebilirdi. Ama Buğra bıçaklandığı için suçun ciddi bir kısmı Serhat'ta görünüyordu.

Karakola gidip ifademi verdikten ve şikayetçi olduktan sonra eve gitmek istediğimi söylediğim için Matteo bizi eve bırakmıştı. Kaan'ın evine değil, kendi evimize.

Bu arada bu olayı anne ve babamın bilmemesi konusunda uyarmıştım herkesi. Zaten hala tedirginlerdi ve atlatamamışlardı okuldaki meseleyi. Ve bu ondan daha ciddi bir konuydu. Bunu öğrenirlerse babamın elinden kesin bir kaza çıkardı. Annem deseniz, mahvolurdu kadın. O yüzden onların öğrenmemesi için elimden geleni yapacaktım.

Kaan bana bu konuda yardımcı olacağını, o yüzden yarın sabah onun evine gelmemizi söylemişti. Aslında direkt onlara da gidebilirdim ama kendi evime gidip ılık bir duş almak ve herşeyden arınmak istemiştim.

Gerçekten çok yorgundum..

Buğra'nın bıçaklanması yüzünden pek fazla düşünmemiştim ve kimse de soramamıştı ama o pisliğin bana dokunduğunu hatırlayınca gözlerim doluyordu. O kadar nefret ediyordum ki ondan..

Eve geldiğimizde hiç konuşmadan odama çıktım. Lucio da peşimden gelmişti.

Onunla henüz konuşamamıştık doğru düzgün ve sabahtan beri deli gibi bunu düşündüğünü biliyordum.

Odaya girip kapıyı kapattığında yıpranmış bir şekilde bana baktı.

"Defne.."

Sadece bunu söyledi.. Ne söyleyeceğini, nasıl konuşacağını bilemiyor gibiydi. Ve bir suçu olmamasına rağmen kendini suçluyordu, biliyordum.

Ona cevap vermek yerine Buğra'nın giymem için verdiği tişörtü yavaşça çıkardım üzerimden. Belki de en iyi cevap buydu onun soramadığı sorusuna..

Altımdaki paramparça tişörtü gördüğünde gözlerindeki hüzün yerini öfkeye bırakmıştı sanki.

"Bunu o mu yaptı Defne?" dedi sert bir sesle. Evet sesi sert ve öfke doluydu ama bana değildi. Bunu bildiğim için yavaşça salladım kafamı.

Gözyaşlarım tüm gün olduğu gibi yine gözlerimden firar ederken ne üstümdeki yırtık tişört ne de onun altından belli olan sütyenim umrumdaydı.

Tek düşündüğüm Lucio'ydu.. O kadar çaresiz ve öfke dolu görünüyordu ki, bana yaşattıklarından öte onu bu hale soktuğu için bile öldürebilirdim Serhat'ı.

Ellerini stresle saçlarından geçirdiğinde ne yapacağımı bilemeyerek yatağa oturdum sessizce. Ağlıyordum ama ağlamak istemiyordum. Bu onu daha çok üzüyordu çünkü. Elimin tersiyle ıslak yanaklarımı silip Lucio'nun gözlerine baktığımda tüm öfkesine rağmen yumuşacık sesiyle konuştu benimle.

VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin