------
Selamlarrr bebeklerimm..Ve de iyi okumalar..
------
------Bölüm 35: Kabulleniş
(Bir hafta sonra..)
Tüm bu yaşananlar gerçek olabilir miydi?
Tüm bu acılar, saçmalıklar, gerçek olabilir miydi??
Bence olamazdı..
Olamazdı ve olmamalıydı da. Artık birisi çıkıp "Şaka yaptık!" desin istiyordum tüm bu olanlar için. Lütfen gerçek olmasın, lütfen şaka olsun..
Ve ben o kadar çok acı çekiyordum ve kurtulmak istiyordum ki bu durumdan, biri gelip "Şaka yaptık!" dese, bu kadar acı çekmeme rağmen kızmazdım ona.
Son bir haftadır hayatım boktan beterdi.. Pardon, benim bir hayatım bile yoktu şuan.
Resmen odamın içine hapis olmuştum. Keşke şaka olsaydı ama değildi işte, ben burada, dört duvar arasında hapis kalmıştım.. Evin diğer odalarını bile kullanmıyordum ihtiyaç dışında. Annemden, babamdan, benim için tutulan özel öğretmenden ve çok nadir bahçeye çıktığımda başımda dikilen onlarca korumadan başka kimseyi görmüyordum bir haftadır..
Telefonum yoktu. Televizyona bakmam bile yasaktı artık. Yapmama izin verilen tek şey ders çalışmaktı..
"Yaşıtlarının çoğu şuan testlerden kafasını bile kaldırmıyor Defne, bunun için sızlanıp durma!" demişti babam.
Ben bunun için sızlanmıyordum ki zaten.. Eğer bu hapis hayatı bir kaç haftalık olsa dayanırdım da buna. Ama babam "Sınava kadar.." demişti.
SINAVA KADAR?!
Aylarca yani..
Bir ya da iki ay değil.. AYLARCA..
Babamın gözümün önünde başka birine dönüşüp bu kadar acımasızlaşmasını aklım almıyordu.
Tamam, belki benim yaptığım büyük bir hataydı. Bunu şimdi daha iyi anlıyordum ama bedeli bu kadar ağır olmamalıydı. Benim kötü bir niyetim yoktu.. Ben sadece onları düşünmüştüm. Yemin ederim ben her zaman onları düşünüyordum..
Bunu bir haftadır ağlaya sızlaya, isyan ede ede anlatıyordum ama anlamak istemiyorlardı sanki. Babam bu konuda çok katıydı.
En azından ben dışarı çıkmasam bile, Lucio bize gelse ben yine dayanırdım biliyor musunuz?
Ama olmuyordu.. Babam benim bu davranışımı yeni arkadaşlarıma bağlıyordu ve artık onlarla iletişim kurmamda yasaktı. Bana en çok koyan cezayda buydu.. Onları görememek..
Kaan'ı, Buğra'yı, Matteo'yu, Can'ı..
Lucio'yu görememek ölüm gibiydi..
Hemde öyle boktan bir zamanda olmuştu ki bu olay.. Buğra'nın yarası daha yeni yeni iyileşiyorken, Can babasını daha bir kaç gün önce kaybetmişken onların yanında olamamak çok acı vericiydi.
Üstelik Kaan da kendini suçlu hissediyordu kesin bu yaşananlar yüzünden. Çünkü o söylemişti bana "Ailenin haberi olmayacak." diye. Ama bunun da asıl suçlusu bendim.. Babamın polis bir arkadaşı olduğunu düşünüp bunu Kaan'a anlatmam gerekiyordu sanırım ama düşünememiştim işte..
Öyle çok acı çekiyordum ki..
Herşey üst üste gelmişti ve ben nefes alamıyordum artık. Bir olay bitti derken başka bir olay patlak veriyordu ve ben başa çıkamıyordum tüm bunlarla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİŞNE
ChickLitKapıyı kapatmam ve gözyaşlarımın gözlerimden firar etmesi bir oldu. Öyle bir ağlıyordum ki, biri görse açıklayamazdım sebebini. "Buna mı ağlıyorsun böyle manyak gibi?" derdi bana muhtemelen. Ama evet, buna ağlıyordum. Kapıya yaslanıp yere çöktüm ağl...