------
Selamlarr bebeklerimm..Keyifli okumalarr.
------
------Bölüm 36: Son Şans
*****
(Kaan'ın ağzından..)
İçimdeki suçluluk duygusu vicdanımı sızlatıp her seferinde beni Lucio'nun aklına uymaya mecbur etse de bu sondu artık. Bir daha bu şekilde Defne'nin evine gitmesine izin vermeyecektim çünkü bu onu daha beter ediyordu..
Onların ayrı kalması beni bile bu kadar üzerken, onların ne halde olduğunu tahmin edebiliyordum ama böyle olmuyordu.
Şu koruma bozuntusu Lucio'nun Defne için yazdığı mektubu yırttığında herşey bitmişti benim için. Lucio'nun gözündeki yorgunluğu, üzüntüyü ve hayal kırıklığını görünce karar vermiştim artık. Bir daha oraya gitmeyecektik. Başka bir çözümü olmalıydı bu işin..
Üstelik her gittiğimizde perişan bir halde dönüyorduk eve..
Lucio dudağının kenarından akan kanı silerken o kadar öfkeli ve sert görünüyordu ki, kendime kızıyordum bu olay yüzünden. Defne'ye ailesinin haberi olmayacağını ben söylemiştim ve nasıl oldu bilmiyorum ama babası öğrenmişti bir şekilde.. Kendimi çok kötü hissediyordum bu yüzden.
Elimdeki buzu Buğra'nın moraran yanağına koyarken "Artık oraya gidemeyiz.." dedim çaresizce. Bunu özellikle Lucio duysun istiyordum. Ve lütfen beni anlasın..
Buğra yanağına değen buzla sızlanmaya başladığında Lucio bana dönüp "O ne demek?" dedi. "Pes mi ediyorsunuz?"
Kafamı iki yana sallayıp "Öyle değil." dedim ama ben devam edemeden konuşmaya başladı Lucio.
"Tamam siz gelmeyin, sorun değil. Ben tek başıma giderim."
Sıkıntılı bir nefes verip "Sende gitmeyeceksin." dedim. Belki bu hallerim çok diktatör geliyordu onlara ama tek düşündüğüm onların iyiliğiydi. "Gitsen de bir şey değişmiyor, kaç kere denedik işte. Başka bir şeyler düşünmeliyiz."
Matteo elindeki mendille kaşının kenarındaki kanları temizlerken "Bence de." dedi. "Pes etmeyelim ama dayakta yemeyelim artık."
"Dayak mı?" dedi Buğra. "Ne dayağı oğlum? Asıl dayak yiyen onlar! Görmediniz mi bana bulaşan herifi, kaçıyordu en son.."
Bir elimle Buğra'nın yanağına buz koymaya devam ederken diğer elimi saçlarına koyup "Yazık çocuğa." dedim. "Kafasına darbe aldı herhalde, ayı gibi herifi dövdüğünü sanıyor."
Matteo hafifçe gülümserken ortamı bir nebze olsa da yumuşatmak için söylediğim şey Lucio'yu pek etkilememiş gibiydi. Gözlerini karşısındaki duvara dikmiş, bir şeyler düşünüyordu muhtemelen.
Kısa bir sessizlikten sonra "Ee?" dedi Buğra. "Ne olacak peki şimdi?"
Cidden, ne olacaktı şimdi?
Defne daha ne kadar süre böyle yaşayacaktı? Bu ikisi ne zamana kadar ayrı kalacaktı?
Belirsizlikten nefret ediyordum ve hiçbir şey belli değildi.
Yine de içimdeki ufacık umutla "Belki.." dedim. "Çok uzun sürmez. Yani ne kadar evde tutacaklar ki Defne'yi. O kadar anlayışsız değillerdir, bir kaç haftaya vazgeçerler bence.."
Lucio derin bir iç çekip yavaşça ayağa kalkarken "Sanmam." dedi. "Defne'nin babasının o geceki halini görseydiniz böyle düşünmezdiniz. Anlayışsız değiller evet ama Defne'nin onlardan böyle bir şey saklaması ufak bir şey değil. O yüzden kısa süreceğini düşünmüyorum ama umarım öyle olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİŞNE
ChickLitKapıyı kapatmam ve gözyaşlarımın gözlerimden firar etmesi bir oldu. Öyle bir ağlıyordum ki, biri görse açıklayamazdım sebebini. "Buna mı ağlıyorsun böyle manyak gibi?" derdi bana muhtemelen. Ama evet, buna ağlıyordum. Kapıya yaslanıp yere çöktüm ağl...