Bölüm 20: Kaan'ın Evi

703 119 67
                                    

------
Selamlarr bebeklerim..

Ve keyifli okumalarrrr..

------
------

Bölüm 20: Kaan'ın Evi

20 dakika boyunca Buğra'nın mükemmel sesiyle mahalleyi inlete inlete söylediği şarkıları dinledikten sonra nihayet Kaan gelip almıştı onları.

Bu arada dalga falan geçmiyorum. Buğra'nın sesi gerçekten güzeldi. Sadece sarhoşluğun verdiği etkiyle ritimleri yakalayamıyordu ve çok bağırıyordu o kadar. Kendinde olsaydı onu keyifle dinlerdim.

Onlar gittikten sonra Lucio'yla beraber oturup kurabiyelerimizi yiyerek onların dedikodusunu yapıyorduk. Ya da dedikodu demeyelim de, sohbet işte..

"Kaan o ikisinin babası gibi sanki!" dedim gülerek. "Hep böyle mi? Sürekli peşlerinden mi koşturuyor?"

Lucio gülüşüme aynı şekilde karşılık verirken "Öyle.." dedi. "İkisi de çocuk gibi."

Elimdeki bir bardak sütü ve ısırdığım kurabiyeyi umursamadan "Evet." dedim. "Çocuk gibiler.. Ve çok komikler!"

Lucio kafasını koltuğa yaslayıp gözlerime baktığında bende onu izliyordum. Bir kaç dakika öylece baktıktan sonra derin bir iç çekti.

"Bu gece ilk defa beraber uyuyacağız.."

Sütümden bir yudum alırken anlamıyormuşum gibi baktım ona.

"Ne?"

Tabi ki anlıyordum ve deliriyordum onunla uyumak için. Ona sarılıp sabaha kadar kokusunu içime çekmeyi o kadar çok istiyordum ki.. Ama onunla biraz uğraşsam bir şey olmazdı herhalde.

"Biz.." dedi biraz yaklaşıp. "Beraber uyuyacağız.. "

"Neden beraber uyuyalım ki?"

Lucio kaşlarını çatıp bana bakarken yüz ifadesine kahkaha atmak istiyordum ama yapmadım.

"Yani ne bileyim.." dedi. "Bunu hiç yapmadık. Sana sarılıp uyumak istiyorum. Olamaz mı?"

Bakışlarımı ciddileştirirken "Olmaz.." dedim sessizce. "Ben utanıyorum."

Utanmıyordum ama utançtan ölsem bile uyurdum onunla.

Lucio hayal kırıklığıyla bakışlarını kaçırdı.

"Utanıyor musun? Daha önce kollarımın arasında uyumuştun ama.. Tamam çok uzun bir süre değildi ve uyuyakaldın desek daha doğru ama.. Neden utanıyorsun ki? "

"Aynı şey değil.." dedim. "Okulda, ağacın altında oturuyorduk ve dediğin gibi ben uyuyakalmıştım. Ama aynı yatakta yatmak çok farklı.."

Yüzüne yayılan buruk gülümsemeyle tekrar gözlerime baktığında "Tamam o zaman.." dedi. "Ben yine misafir odasında yatarım, olur mu? İstersen masal da anlatırım sana uyumadan önce.."

Onun kahve gözlerine hayran hayran bakarken onu karşıma çıkarttığı için teşekkür ediyordum evrene. O kadar güzel bir kalbi vardı ki, onu şakasına bile incitmek acı vericiydi. Şu tatlılığına eriyip yok olmak istiyordum.

Uzanıp elimdeki bardağı sehpanın üstüne bıraktıktan sonra Lucio'ya yaklaşıp onun bana yaptığı gibi yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

Eğer onu yalnızca bir kelimeyle anlatmam gerekseydi, bu kelime kesinlikle "huzur" olurdu.. Gözleri, bakışları, gülüşü, kokusu.. Herşeyi ama herşeyi huzur veriyordu.

Yaklaşıp çenesine minik bir öpücük bıraktım yavaşça.

Elleri tenimde dolaşmaya başlarken "Lucio.." dedim fısıltıyla. "Sen benim 'Huzurumsun'."

VİŞNE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin