------
Selamlarrr bebeklerimm..Ve de iyi okumalar..
------
------Bölüm 32: Bu Sefer Gerçekten Ölüm Sessizliği..
Hepimiz alelacele sofradan kalkıp diğerlerine haber verdiğimizde Matteo'nun - babasının- arabasına doluşmuştuk. Ne olup bittiğine anlam veremiyordum ama içimde çok tuhaf ve korkunç hisler vardı.
Diğerleri de benden farklı değildi.. Buğra'nın kusmaktan bembeyaz olmuş yüzünde korku ve şaşkınlık dolu bir ifade vardı. Kaan telaşlı görünüyordu ve arabayı o sürmek istemişti ama Matteo daha soğuk kanlı olduğu için onun sürmesinin daha iyi olacağına karar vermiştik. Lucio korkuyor muydu bilmiyorum ama kafası karışmış gibi duruyordu. Ki öyleydi de.. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı.
Biz yola çıktığımızda Can çoktan sokaktan çıkmıştı ve bu acelesinin sebebini çok merak ediyordum.
Kaan art arda Can'ı arayıp duruyordu ama ben açacağını sanmıyordum. Şu durumda açmazdı asla.
Şuan ne yapacağımızı bilmiyorduk çünkü Can'ın hangi hastaneye gittiğinden bile haberimiz yoktu ama ilk en yakındakine gidip şansımızı deneyecektik sanırım..
Ama o an bir şey oldu.. Kaan'ın milyonuncu denemesinde telefon açıldı ve konuşmaya başladı Can..
"Ne var?"
Telefon hoparlörde olduğu için hepimiz duyuyorduk tabiki Can'ı. Herkes dikkat kesilip onu dinlemeye başladığında "Ne oluyor?" dedi Kaan. "Ne bu acelen Can, söylesene! Niye bizi merakta bırakıyorsun oğlum?"
Bir kaç saniyelik sessizlikten sonra "Babam.." dedi Can. "Babam kalp krizi geçirmiş."
Arabanın içinde tuhaf ve rahatsız edici bir sessizlik oluştuğunda Kaan'ın bana anlattıkları geldi aklıma.
"Can'ın babası tuhaf bir adam." demişti. "Onu çok döverdi küçükken.."
Kaan bana bunu söylediğinde o adamı hiç tanımıyor olmama rağmen nefret etmiştim ve kimsenin de sevdiğini düşünmüyordum. Can'ın bile.. "Araları iyi değil." demişti çünkü Kaan.
Ama öyle değildi sanırım.. Can çok telaşlıydı çünkü..
Kaan Can'a hangi hastaneye gittiğini sorup sessizliği bozduğunda yan tarafımda oturan Buğra'ya kaydı gözlerim. Kaşlarını çatmış, kendi kendine küfür mırıldanıyordu. Ona baktığımı fark ettiğinde sessizce söylediklerini tekrar etmeye başladı sesli bir şekilde.
"Gerçekten Mesut amca için mi telaşlanıyor bu çocuk? Kafayı yiyeceğim ya, gebersin zaten ne işe yarıyor ki?"
"Mesut amca" diye bahsettiği kişi Can'ın babasıydı sanırım ama Buğra'nın söylediği şeyle kafam daha çok karışmıştı. Can hangi hastaneye gittiğini söyleyip telefonu kapattıktan sonra merakla Kaan'a döndüm.
"Kaan, şey.. Sen bana Can'la ilgili bir şeyler anlatmıştın, hatırlıyor musun?"
Kaan olumlu anlamda başını sallayınca devam ettim konuşmaya.
"Can'ın babasının tuhaf biri olduğunu söylemiştin.."
"Öyle zaten!" dedi Buğra öfkeyle.
"Ama baksanıza.. " dedim. "Can çok endişeli görünüyor. Ben babasını sevmediğini sanıyordum.."
Kaan sıkıntılı bir nefes verip kafasını iki yana salladı.
"Bizde öyle sanıyorduk Defne.."
*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİŞNE
चिक-लिटKapıyı kapatmam ve gözyaşlarımın gözlerimden firar etmesi bir oldu. Öyle bir ağlıyordum ki, biri görse açıklayamazdım sebebini. "Buna mı ağlıyorsun böyle manyak gibi?" derdi bana muhtemelen. Ama evet, buna ağlıyordum. Kapıya yaslanıp yere çöktüm ağl...