"Lan San'a ne dediysen dövüşü kazandı, şaşırmadım desem yeridir." Yeosang odaya girer girmez Wooyoung'a takılmış bir o kadar da bak ben sana demiştim haline bürünmüştü. Dün izlediği maçta San'ın eski halinden eser kalmadığını görünce iyi ki motive et muhabbetine girmişim diye düşünmüştü."Aslında pek bir şey demedim ama kazanmasına sevindim. Yüzü nasıl gözüküyordu?" dedi Wooyoung alttan alttan merakını da dile getiriyordu. Az daha onları beklerken uyuyakalacakken evde birden oluşan kargaşa yüzünden toparlanmak zorunda kalmıştı.
"Bir yeri patlamamış ama vardı morlukları. Artık bundan sonrası sende. Eskiden de sen pansuman yapardın zaten git yap, ben ne zaman yapsam kafa göz dalacak gibi hissediyorum. Adam çok sinirimi bozuyor ya."
"San mı sinirli? Ben pansuman yaparken öylece dururdu." San asla ona tepki vermeden sakin bir şekilde pansuman yapmasını beklerdi hep. Wooyoung zaten başkasının yapmasına izin vermezdi, ona göre kimse beceremiyordu yapmayı, çocuğun canını yakıyorlardı.
"Sen harbi salaksın cidden adamın yaptıklarından bir bok anlayamıyorsun. Seni izliyordur lan o." Yeosang gülüp aklındakini söylerken karşısındaki çocuk ona sinirli bakışlar atmıştı. Bu imalara dayanamadığını bildiği halde laf atmak çok hoşuna gidiyordu.
"Her şeyi de oraya çek zaten iki dakika kendimi suçlu hissettirme." Wooyoung sızlanarak ayaklandı hemen. "Ben bir bakayım nasıl olduğuna, merak ettirdin."
Yeosang arkasından bağırmaya devam etti. "Her ne yaptıysan yapmaya devam et."
"Bir şey yapmadım dedim ya sus." Az önce kalktığı koltuktaki yastığı almak için geri dönüp Yeosang'ın suratına fırlatmasıyla onun havada kapması bir olmuştu. Bu hareketi ikisini de güldürmüştü.
Wooyoung tekrardan San'ın odasına doğru yürürken kafasında nasıl davranacağını hazırlamış kapıyı çalıp içeriye girmişti hemen. San üstünü çıkarmış, aynaya bakıp yüzündeki morlukları incelerken Wooyoung'u görmesiyle yana dönüp gülümsemesi bir oldu. Yüzünün halini görmesini istemiyordu ama bir yandan da onu düşünüp hemen gelmesi çok hoşuna gitmişti.
Aynada yansıyan görüntüyü çoktan gören Wooyoung kapıyı arkasından kapatıp vücudunu oraya yasladı. "San iyi misin?"
"İyiyim git." San çabucak üstünü giyinip saçını düzeltmeye çalıştı, olabildiğince ona bakmamak için çaba sarf ediyordu çünkü biliyordu onu böyle görürse yine üzülecekti, yine yapmamasını söyleyecekti. Karşı çıkar diye korkmuştu yeniden.
"Her zamanki gibi yine yaralarını benden saklamaya çalışacaksın öyle mi? Alıştım artık bunu yapmana gerek yok. Göster yüzünü bakayım ne kadar ciddi." Arkasını ona dönmüş adama karşı bir adım attı Wooyoung ama tekrardan onun sırtıyla bakışıyordu.
"Bir şeyim yok gerçekten izin vermedim bu kez. Sadece ufak morluklar."
Ona yaklaştığını fark eden San yatağın diğer tarafına gidecekti ki Wooyoung onun kolunu yakalayıp hafifçe kendine döndürmüştü. Alnındaki ve yanağındaki yeşil ve mor karışık rengi görünce nefesi kesildi yine. Neden çıkıyordu ki o ringe yine? Senin yüzünden kaybedip duruyor olayını kafasında kurup durmaya başlamıştı şimdi.
"Acıyor mu?" Wooyoung işaret parmağını alnındaki morluğa hafifçe sürttüğünde San hızlıca geriye çekilmek zorunda kalmıştı.
"Evet."
"Özür dilerim bastırmamaya çalışırım nereler acıyor sen yönlendir beni oraya yavaş yaparım."
"Kalbim acıyor artık Wooyoung." Alnındaki eli tutup parmağının üstüne hafifçe dudaklarını kondurmuştu San. Daha sonrada avucunun içine kafasını yaslayarak gözlerini her zaman dokunmak istediği yere indirdi. "Öpsem ya seni şurda bütün acım geçerdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damaged | Woosan |
Fanfiction"Ben varken ringe çıkma demiştin. Sen gittin ve ben sözümü tutamadım." fanart: ssugatwt