Hızlı hızlı adımlayan Wooyoung aldığı haber yüzünden telaşlanmıştı. San'da onun peşinden ilerlemeye çalışsa da yetişemiyordu bir türlü. İkili geçirdiği güzel zamandan ayrılıp hızlıca buraya gelerek arkadaşlarına ulaşmışlardı. Kapıdaydı tüm grup."Noluyor?" San, Mingi'yi görür görmez sormuştu soruyu ve yanındaki Wooyoung'un resmen bedeni titriyordu. Nedense tüm bu olanlar yüzünden hepsinin aklında tek bir isim vardı, ne yazık ki Hyunki.
Mingi sesin geldiği yere doğru ilerleyip acele acele konuştu. "San yemin ederim bir şey kullanmıyordu ya. Hyunki'nin koyduğu tüm malları da yerinden alıp atmıştık zaten."
"Nerde bulundu bu?" Bu kez Wooyoung sormuştu. Korku ve telaştan titriyordu bir yandan da. San her ne kadar çocuğun omzunu sakin olması için tutsa da başarılı olamıyordu.
"Yunho'nun odasında."
"Aynı zamanda onun eski odasında." diye fısıldadı Wooyoung. Şimdiden kafasında taşları yerine oturtmaya başlamıştı bile en azından bir umudu olduğu için Yunho'yu kurtarma şansı oluşmuştu içinde. Onun derken de kastettiği kişi belli olduğundan açıklama gereği duymadı. "Ne tarafta bulundu?"
"Parkelerin altında bir yere saklamış şerefsiz. Tam olarak yerine kadar söylediler, kesin o ihbar etti. Belliydi bu adamın bir şey yapacağı."
"Biz bundan kurtulamayacak mıyız?" San sinirle soluyup bakışlarını başka yöne doğru çekti. Sinirlenmesi için onunla ilgili herhangi bir şey duyması yeterdi.
"Benim konuşma şansım var mı?" Wooyoung tekrardan Mingi'ye sordu çünkü yerinde duramıyordu.
San konuşmaya girdi. "Sen niye?"
"Eskiden orda yaşadığım için detayları biliyorum." Bahsetmek istemese de onunla kaldığı günlerden söz etmek zorundaydı hatta onunla aynı yatakta kaldığı anlamına gelmiş, sözleri yüzünden San'ın bedeni gerilmişti. "Yunho'ya şahitlik yapabilirim kurtarabilirim belki onu. En azından denerim."
San bir şekilde babasıyla ilgili bağlantılarını kullanarak polislerle görüşmeye çalışmış ve şahitlik için Wooyoung'u araya sokmayı başarmıştı. Wooyoung polislerin karşısına geçtiğinde elleri titriyordu. Aslında her şeyi bildiği için belki de sakin kalması gerekirdi ancak hayatından bir türlü çıkmayan adam yüzünden kendine hakim olamıyordu. Birazcık da korkuyordu.
"Evet anlat dinliyoruz." Polislerden birisi ciddiyetle sordu.
"Orayı açarken daha önceden açılma izi var mıydı?"
"Bize soru sor diye seni çağırmadık. Bilgiyi senin bize vermen gerek." Adam Wooyoung'u daha sonra da kendisini işaret edince Wooyoung yutkunarak sakin kalması gerektiğini içinden tekrarlayıp durdu.
"Bunu sordum çünkü parkeler yapılmadan önce orayı Hyunki yönetiyordu. Büyük ihtimal o koymuştur." Bir çırpıda peş peşe söylediği sözlerden sonra diğer polislerin gözlerini devirlerine sebep oldu. Telaşlı çocuk bir solunda kalan polis bir de sağında kalan polis arasında bakışlarını gezdirip durdu.
"Şu herif bir türlü yerinde durmuyor gerçekten." Soldaki polis söylendi.
"Yapmış olma ihtimali olabilir mi?" Sağdaki polis onu geri cevapladı.
"Yapar o şerefsiz. Ailesinin zenginliğine güveniyor. Bize de nasıl dikleniyordu."
Hyunki'nin de ailesi zengindi ama ailesinin zenginliği de işe yaramamış, bölgedeki saygınlığını kaybetmek zorunda kalmıştı. Hepsi şu an bu yüzden her şeyi göze alıp karşı ataklar yapabileceğinden hemfikir olmuştu. Ayrıca bu ilk olayı olmadığından polisler şaşırmamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damaged | Woosan |
Fanfiction"Ben varken ringe çıkma demiştin. Sen gittin ve ben sözümü tutamadım." fanart: ssugatwt