29. Bölüm

490 58 37
                                    


"Vay be, bu konuda cidden iyisin Wooyoung."

Yunho, atış yapan Wooyoung'u övmeye başladığında Wooyoung arkasını dönüp güldü.

Buraya geldiğinden beri eski ruh halinden eser kalmamıştı resmen. Hem ruhsal hem de bedensel olarak kendisindeki değişiklikleri dışarıya da yansıyordu. Kırmızı saçları vardı mesela, üstelik biraz kestirmişti. Dövme yaptırmıştı her ne kadar kıyafetinden belli olmasa da, kaşında da bir piercing bulunuyordu. Uzun zamandır yaptırmak istediklerini bu boşlukta yaptırdığı için kafasında yapılması gerekenleri oluşturduğu listeden birkaç satır daha silinmişti.

"Unutmamış olmama sevindim. Bundan sonra arkanı kollarım." Wooyoung sandalyesine otururken Yunho'nun kolunu patpatlamıştı.

"Buna ihtiyacım vardı sağ ol." Soğuk içeceğinden bir yudum alıp tekrardan masaya koyarken Wooyoung'a anlamlı bir şekilde baktı. Bölgenin yeni yönetimi kendisine geçtiği için liderlik kutlaması yapılacaktı ve Wooyoung'un da bu kutlamalardan çok başının yandığı için nasıl ikna etmeliydi emin değildi. "Kutlamaya geleceksin değil mi? Güvenilir insanları yanımda görmeye ihtiyacım var."

"Başka bir seçeneğim var mı?" Kaşını kaldırırken piercingi de onunla birlikte yükselince acıyla geri indirdi. Henüz acısı geçmediği için o bölgeye dikkat etmeye çalışıyordu. Yunho'nun asılan yüzünü görünce güldü. "Merak etme geleceğim tabii ki."

"Akşam San da davetli." Direkt olarak konuyu çevirmeden dümdüz sorduğunda diğerinin gülüşü değişti. Gerginleşmiş gibiydi. "Mingi diğer bölgeden arkadaşlarını yanında istedi ama başkası olmayacak ordan, sadece haberin olsun yani. Hiçbir şey konuşmadınız değil mi?"

"Neyi beklediğini bilmiyorum ve çok özledim ama bir şeyler yoluna girmiyor bir türlü." İlk defa özlediğini itiraf edebilmişti dışından, her ne kadar durum daha da zorlaşsa da aynı San gibi o da akşam onunla uyumaya bile çok alışmıştı. Kendisi de acı çekiyordu artık.

"Doğru zaman gelince olur. Önemli olan hazır hissetmeniz."

Wooyoung başıyla onaylamıştı karşısındakini. Akşam onu göreceği için heyecanlanmaya başlamıştı bile.



*



San kutlamaya geldiğinden beri gözleri Wooyoung'u arıyordu. Biraz geç geldikleri için şu an kalabalıkta onu bulmakta oldukça güçlük çekiyordu. Kendisinden oldukça emin olarak gelmişti buraya, artık karşısına çıkmak için oldukça hazırdı.

Ayık bir kafadaydı, artık içmiyordu. Bölgesindeki yaşananları ve arkadaşlarıyla arasındaki sorunları çözebilmişti. Yeosang'ı da sıkıştırıp durduğu için gönlünü almayı başarmıştı, şimdiyse tek zorlu görevi kalmıştı o da Wooyoung'u tekrardan kazanmaya çalışmaktı. Aylardır peşinde koşması bir yana kendisini hiç böyle affettirmesine gerek kalmamıştı hayatı boyunca çünkü Wooyoung'a asla bir hata yapmazdı her zaman onun istediğini yapardı. Şimdiyse Yeosang'ın her gün kendisine dediği gibi sıçıp sıvadığı için çıkmaya çalışıyordu girdiği çukurdan.

Bahçede bir süre gezindikten sonra onu görmüştü, kıpkırmızı saçlarıyla elinin üstüne koyduğu başıyla uyuyor gibi gözüküyordu. Gözleri kapanmış, hafifçe soluyordu. Yanında hiçkimse yoktu, tek başınaydı. Yine kendisini herkesten izole edip kafasını dinlerken bedeni yorgunluğuna dayanamamış olmalıydı. San'ın yüzü gülümsedi, sessizce karşısındaki uzun bahçe koltuğuna oturup onu seyretmeye başladı sessizce.

Wooyoung her zamanki gibi kendisine hayran edecek güzelliğe sahipti yine. Sadece bir şey değişmişti, artık daha güçlü bir hava yayıyordu hatta bunu uyurken ki masumluğundan bile görebiliyordu. Boyattığı saçlarıyla o kadar güzel duruyordu ki gülümsemesi iyice yayılmıştı yüzüne.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin