42. Bölüm

391 56 29
                                    


Aynı söz verildiği gibi Wooyoung'un ailesine gelmişlerdi gelmelerine ama çocuklardaki garipliği ailesi daha en başında fark etmişti. Mesela Wooyoung'un babası oğlunun omzuna elini atacakken Wooyoung birden yerinde sıçrayıp korkuyla babasına bakmıştı, artık birinin ona dokunma korkusunu üstünden atamadığı için anlık tepkilere korkuyordu.

Kimsenin ona dokunmasını istemeyen birine dönüşmüştü, dışardan bakıldığında kaybettiği kilo kaybıyla birlikte gözlerindeki yorgunluk da görülüyordu. Uyurken San onu iyice sarıp kollarından dışarı çıkartmazken Wooyoung yine de uykusunda sıçrayıp nerde olduğuna bakıyordu, onunla birlikte San da sıçrıyordu korkuyla. Ne zaman uyansa iyice sırtını sıvazlayıp o uykuya dalana kadar bekliyordu.

Yaşanılan durumdan Wooyoung çok rahatsızdı, kendisiyle birlikte etrafındakileri de çok etkilediğini hissediyordu.

Günlerce süren kabuslar sonucu şimdilik biraz daha iyi olduğunu hissetmişti Wooyoung, en azından uykusundan sıçrayarak uyanmıyordu sadece gözleri bazen açılıyordu ve güvende olduğunu fark edince tekrardan kapatıp uykuya dalıyordu.

Ailecek muhabbet edip televizyondaki program hakkında yorum yapılırken Wooyoung'un annesi sürekli oğluna yemesi için önüne yemekler dizse de Wooyoung yemiyordu. Kadın o kadar üzülmüştü ki yerine geri oturup oğlunu izlemeye başladı.

"San, ne yaptın oğluma neden bu kadar zayıflamış?" Dayanamadığı için birden sorduğu soruyla birlikte kaşını kaldırmıştı.

Wooyoung hızlıca "İştahım yok." diye cevaplayıp San'ı savunurken annesine olumsuz anlamda başını sallayıp onu rahat bırakmasını istemişti. Bu durumda zaten San kendisiyle çok fazla uğraşıyordu bir de ailesi sorun çıkarır diye geriliyordu.

"San, sen benimle bir gelsene." Annesi işin peşini bırakmamış merakını yenemediği için de çocuğu boş odaya çağırırken Wooyoung oflayarak yorgun gözlerini kapatmıştı.

San hızlıca diğerinin annesinin peşine takılırken oldukça gerilmişti çünkü kadına hiçbir şey anlatamazdı eğer anlatırsa her şey çok daha kötüye sarardı, Wooyoung'u belki burda tutarlardı ve bu oğullarına yapacakları en büyük kötülük olurdu.

Odaya girdiklerinde annesi kapıyı kapatırken diğerinin tepkilerini izledi, San da aynı diğeri gibi yorgun durduğu için çok üstüne gitmemeye çalışacaktı.

"Oğlumun neyi var? Ya da sizin neyiniz var? Size karışmayalım dedik ama bir türlü neşesi eksik olmayan çocuğun yerine sessiz, ürkek biri gelmiş. Neler oluyor?"

San beklenilen soruyu duyunca derin bir nefes verip yorgun gözlerini diğerinden çekip yere dikti, sanki o anıları tekrardan hatırlar gibi olmuştu. "Yaşanmaması gereken bir şeyler yaşandı ama bitti. Elimden geleni yapıyorum."

"Sana güvenerek yanında kalmasına izin verdim. Bir daha böyle bir şey olmasın San. Birbirinizi kollayın."

"İzin vermeyeceğim, merak etmeyin." Kafasını tekrardan kaldırıp güven verircesine gözlerini diğerinin annesine diktiğinde olumlu bir baş sallayış alınca rahatladı.

"Umarım."

İkili içeriye döndüğünde Kyungmin televizyona bakarken koltukta uyuyakalmıştı. Abisi geldiğinden beri akşam şöyle yaparız diye bir sürü şey sıraladıktan sonra uyuyakalmasına Wooyoung gülümsemişti.

"Siz de uyuyun isterseniz, çok yorgun gözüküyorsunuz." Wooyoung'un babası da uykusuz kalmış ikiliyi fark edince konuşmuştu.

"Odanız hazır, her zamanki gibi." Annesi zorla bir gülümseyiş eklemişti yüzüne.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin