3. Bölüm

812 81 37
                                    


Wooyoung aşağı indiği gibi çocuklar tarafından sıkıştırılmıştı ancak altta kalmadan laf dalaşını devam ettirmişti o da. Sabah kalktığı gibi kahvaltısını etmiş peşine bunlarla karşılaşmıştı. Eski arkadaşları da vardı içlerinde, yeni üyeler de. Birkaç dakika boyuncu böyle atıştıkları yetmemiş gibi sesler de yükselmişti.

"Ne yapacağımı size soracak değilim." diyerek mutfak tezgahına kalçasını yasladı Wooyoung. Suçlu olsun suçsuz olsun her türlü üste çıkma yeteneğini kullanabilirdi, yine aynısını yapıyordu. Elbette kötü tepkiler bekliyordu ancak San onu kabul etmişken böyle köşeye sıkıştırılmayı beklememişti.

"Önce gidip sonra tekrar geri geliyorsun sonra da kardeşlerin seni kabul etmesini bekliyorsun. San seni kabul etmiş olabilir ama biz etmiyoruz." Beş kişilik grubun önündeki çocuk konuşmuştu yine, kendisi yenilerden biriydi.

"Önemli olan San'ın kabul etmesiydi zaten." Wooyoung tekrar karşılık vererek devam etti. "Ayrıca sen kimsin seni hatırlamıyorum bile." Kendinden emin sözleriyle kollarını göğsünde bağdaştırıp kendinden uzun yabancı bu çocuğu baştan aşağı süzmüştü.

O sırada merdivenlerin tam tepesinden olayları dinleyen San her ne kadar bu duruma sinirlense de Wooyoung'un verdiği tepkiye içten içe sırıtıyordu. Çok seviyordu onun bu hallerini, kendini asla ezdirmiyordu başkalarına karşı. Sesler biraz daha yükselmeye başladığında artık olaya el atması gerektiğini hissetti.

"Wooyoung eskisi gibi artık bizimle, buna alışsanız iyi olur." San merdivenlerden inerken yükselen seslerdeki son cümleleri çok net duyduğu için hepsini onlara geri vurgulamıştı. "Ona düzgün davranın. Unutmayın, karşı bölgenin tüm detayları onun elinde."

Bir yandan Wooyoung'u savunuşu bir yandan da ona muhtaç kalacaksınız tavırlarıyla hepsi susmak zorunda kaldı. Başlarını eğip selam vererek geri çıkarak ikiliyi yalnız bırakmışlardı. Wooyoung bu duruma zafer edasıyla gülümseyip San'a baktı. Eskiden olduğu gibi yine onu kollamaya devam etmesi çok hoşuna gidiyordu. Elbette biliyordu her şey birden eskiye dönmeyecekti, kendini kabul ettirmesi zaman alacaktı ama o bunun için çoktan hazırdı.

"Merak etme ben burdayken bir şey olmaz. Ayrıca şu an çok yeni, alışmaları biraz uzun sürebilir." dedi Wooyoung'un yanından geçerken San. Yiyecek bir şeyler hazırlayacaktı kendine. "Sen yedin mi bir şeyler?"

"Evet." Wooyoung gözlerini ondan ayırmadan cevapladı. "Beni eskisi gibi kurtarmana bağımlı olabilirim dikkat et."

"Seni her türlü kurtarırım merak etme." Bu kez kendini tutamamış Wooyoung'un yanağından makas aldığı gibi koluna yumruğu yemişti. San bu durumdan memnun olup gülsede Wooyoung'un bunu sinirle yaptığına inanmamıştı, onun da hoşuna gidiyordu her zamanki gibi.

Wooyoung, San'ı rahat bırakıp televizyon bulunan odaya geçmişti. O kadar dalmıştı ki bir süre sonra program bitince evin sessizliğini anca fark edebilmişti. Tüm gün evin içinde oyalanıp durmuştu. Yapacak bir şeyi yoktu şu sıra garip olan şuydu ki San'ı da görememişti bir türlü. Sanki ondan kaçıyor gibiydi iyice. Arada bir çocukları görüyordu evin içinde sonra onlar da kayboluyordu. Bugün düne göre oldukça sakindi ortam. Hava kararmaya başladıkça Wooyoung huzursuz oldu, evde garip bir şeyler dönüyordu sanki.

"Ne yapıyorsun burda?" Yeosang boş koltuklardan birine kendini atarken bir yere gidecek gibi hazırlandığını gören Wooyoung onu baştan aşağı süzdü. Deri ceketini geçirmişti yine üstüne.

"Sen nereye böyle? Saatlerdir kimseden ses yok, burasının bu kadar sakin olduğunu hiç hatırlamıyorum." diyerek sabahtan beri oluşan gerginliği vurguladı. O geldi diye mi böyle oldu, içlerinde bölündüler mi acaba diye düşünmeden edemedi. Her şeye hazırlıklıydı zaten.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin