Sabah gözlerini açan Wooyoung bir şekilde yine San'ın dibinde uyurken bulmuştu kendini. Bir türlü yatak getirtemediği için bahanelerinden artık yorulmuştu. Salak biri değildi elbette birlikte uyumak için San'ın bunları yaptığını anlıyordu. Şu an karşısında o kadar masum uyuyordu ki habire haylazlık yapan sanki o değilmiş gibiydi. Ona baktıkça nasıl davranması gerektiğine karar vermeye çalıştı. Ona çok değer veriyordu, ayrıca San ona ne zaman dokunsa durduramıyordu bir türlü. Bu kadar hassas olma sebebi gerçekten ona karşı olan ilgisi miydi emin olamıyordu.Yataktan kalkıp aşağıya indiğinde eski odasının yanından geçti yeniden, oda kilitliydi yine bir türlü anlamamıştı neden buranın kullanılmadığını. Eve geldiğinden beri aklı bu odaya takılıyordu. Belki de San bunu bilerek yapıyordur diye geçirdi aklından. Oflayarak aşağıya indiğinde Yeosang'ın kahvaltı yaptığını fark etti.
"Yeosang," diyerek çocuğun dikkatini çektiğinde devam etti. "Benim eski odaya ne yaptınız? Eşyalarımı falan toptan çıkarıp depo falan mı yaptınız yoksa? Geldiğimden beri boş duruyor."
"O oda boş zaten. Sen gittikten sonra San oraya kimseyi sokmadı." Lapasını yerken bir yandan da telefonuna bakmaya devam ediyordu. "Niye sordun?"
"E o zaman ben niye bu adamla aynı yerde yatıp kalkıyorum? Bilerek yapıyor değil mi?" Tam karşısına oturup büyük bardağa su doldurarak yudumlamaya başlamıştı. Fark etmişti artık onunla San hakkında hiç olmadığı kadar fazla konuşmaya başlamıştı. Öncesinde her şey açık açık konuşulurdu, şimdi onu köşede bulduğu gibi sorularını sıralayıp duruyordu.
"Ben karışmıyorum git ona sor sensizlikten kuduran o. Aranıza hayatta girmem." Yemeği bittiği için ayaklanıp tabağını temizlemeye başladı. Yeosang hiçbir şeyi saklamayarak direkt her şeyi söyleme kararının arkasındaydı artık, ortalığı ateşe verip sonrada kaçan birine döndüğünü hissedip içinden gülüyordu.
Wooyoung iç çekti. "Yatakta almadı odaya zaten bir türlü, biliyordum bir işler çevirdiğini. Neden bu kadar ileri gidiyor ki?"
Yeosang arkasına dönüp yüzyüze geldiğinde aklındakileri tarttı önce, sorup sormamak konusunda emin değildi daha sonra ne olacaksa olsun diye düşünerek konuştu. "Woo, sana bir soru soracağım ama bana kaçamak cevaplar falan vermeden direkt cevapla tamam mı?"
"Korkutma beni." Wooyoung duyduğu soru karşısında hemen gerilmeye başlamıştı bile.
"San'a karşı gerçekten ne hissediyorsun?" Yeosang bunu sorduğunda Wooyoung hemen bakışlarını kaçırdı. "Tamam anlıyorum küçüklükten beri hep birlikte büyüdük, birbirimize tam anlamıyla bağlıyız ama onunla senin aran benimle senin aran gibi değil. Başından beri hep bir şeyler daha farklı hatta fazla."
Sahiden Wooyoung neden bu kadar gerilip duruyordu neden heyecanlanıyordu her seferinde bu durumu bağımlılıktır herhalde diye geçiştirip dursada başka insanlarla kıyasladığında doğru cevaba ulaşamıyordu bir türlü. Elleriyle uzun saçlarını geriye doğru atıp derin bir nefes aldı.
"Bilmiyorum."
"Kaçamak cevap yok demiştim."
"San her zaman çok özel birisiydi. Sen benim en iyi arkadaşımdın sen kabul etmek istemesen de hâlâ öylesin," Konuşmanın arasına bunu sıkıştırdığında karşısındaki göz devirdi, o bunu önemsemeyip devam etti. "Ama San öyle değil, her zaman bana gelen o oldu. Kafamı çok karıştırıyor bırakıp gitsin de istemiyorum tabii ki. Of bilmiyorum Yeosang kafamı karıştırıp duruyor, habire elim ayağıma dolaşıyor."
"Bence artık bir şeyler yap başka bir hareket daha yaparsan ben bu adamı toplayamam." diyerek onsuz geçen zamanda Sanla nasıl baş ettiğini vurgulamaya çalıştı, hatta baş edemediğini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damaged | Woosan |
Fanfiction"Ben varken ringe çıkma demiştin. Sen gittin ve ben sözümü tutamadım." fanart: ssugatwt