16. Bölüm |M|

854 60 47
                                    


San ve Mingi köstebeğin bahsetmiş olduğu yere gelip inceleyemeye başlamışlardı.

Etrafını inceleyen San derin bir nefes vermişti stresle. Gözü korkmuyordu tabii ki ama bu maçı gittikçe büyüttükleri için az da olsa kaybetme ihtimaliyle streslenmeye başlıyordu.

"Bana konum attığı yer burasıydı." Mingi konuşmayı başlatırken onun stresini görüp yaklaşmaya başladı. "Sorun yok değil mi?"

"Meydan bayağı büyükmüş harbiden. Şerefsize bak kendini rezil etmek için büyük bir alan seçmiş he?" İçindeki stresi her ne kadar gizlemeye çalışıp gülse de diğerinden saklayamıyordu bunu.

Kaybetmezdi değil mi? Kaybetmemeliydi. Wooyoung'un hiçbir tehdit almamasını sağlamalıydı aynı zamanda etrafındaki çocukların korunması hatta bulundukları bölgenin bile korunması hepsi ona bağlıydı. Olay sadece güç de değildi üstelik, her şey stratejik ilerliyordu.

"Arabaları köşeye koymak için yer ayarlamışlar, alanın etrafını sardıktan sonra da tam şu orta yerde dövüşürsünüz diye düşünmüşler. Duyduğuma göre şimdilik ekstra bir durum yokmuş." Mingi eliyle etrafı çevreleyen çıkıntıları gösteriyordu. Meydanın dövüşülecek kısmı yuvarlak alan olarak boş duruyordu. "San unutma, bunu avantaja çevirmemiz lazım bir şekilde."

"En büyük avantaja sahibim zaten. Wooyoung bizimle." Bir çırpıdan hiç düşünmeden söylemişti bunu.

"Evet, zaten Hyunki bu duruma sinir olduğu için resmen herkesin ağzına sıçıyormuş." Mingi güldü ve daha sonra sorgulayıcı bir şekilde diğerine baktı öğrenmek için. "Sahiden, çıkıyor musunuz?"

"Öyle bir şey yok henüz ama Hyunki öğrense kuduracağı şeyler oluyor olabilir." Yarım ağız bu duruma gülerken öpüşme anını da aklından geçirmeyi ihmal etmemişti.

"Henüz dediğine göre bir şeyler var."

"Gibi?" dedi San da sorgularken, bir yandan gülüyordu. "Belki de."

"Bence dövüş esnasında Wooyoung için özel bir yer yap, bu diğerinin motivesini direkt düşürür."

"Wooyoung zaten beni dövüşürken görmek istemiyor birde tetiklenir diye korkuyorum."

"Bence bu hepsinden farklı olacak San. Wooyoung da bunu bildiği için eskisi gibi bir tepki vermez inan. O dönemler rakiplerine değil direkt sana odaklanmıştır ama şu an ikinizin de sevmediği biri ortada olduğu için sana destek gösterecektir."

"Vay be," San etkilenmiş bir şekilde diğerinin omzuna vurdu. "Senin böyle konuştuğunu hiç görmemiştim. Beni etkiledin."

"Vay be, senin takdirini kazandım gerçekten."

"Wooyoung'a şans veren nadir insanlardan olduğun için çoktan kazanmıştın zaten."

"O bir emir değil miydi ya? Ben çok yanlış anlamışım." Mingi inatlaşarak diğerine bakarak gülmeye başladı hemen. Bir yandan da geriye çekiliyordu çünkü San gözlerini kısmış onu izliyordu.

"Bak ya." San, Mingi'nin sırtına atlayıp kollarıyla kafasını sıkıştırmaya çalıştı.

Mingi üstündeki ağırlığı bir an önce atmaya çalışırken az daha yere düşeceklerdi. "Çok ağırsın bırak beni tamam anladık gücün var."

San daha fazla diğerine acı çektirmeden üstünden inerken kıyafetini düzeltti bir yandan. "Tabii ki, boşuna yapmadım bu kasları."

"Şerefsizin tekisin San."

"Düzgün konuş patronunla." Ciddi bir havaya bürünmüştü şakasına. Hem arkadaşı hem de patronu olarak bu kozu kullanmaya bayılıyordu.

"Affedersiniz lütfen affedin beni."

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin