Wooyoung binaya girdiklerinden beri diğer odada olan San'ı aklından çıkartamamıştı bir türlü. İkili farklı odalardı çünkü San'ın tedavisini yapmak için doktorun olduğu tarafa götürmüşlerdi. Wooyoungsa binadaki San'ın odasında bekliyordu yanında Yeosangla birlikte.Yediği darbeler yüzünden moraracak bölgeleri her ne kadar tahmin edebilsede elinin hali hiç iyi durmuyordu San'ın, özellikle de acısını bile görmezden gelip direkt kendisiyle ilgilenmesini düşündükçe Wooyoung'un içinde bir şeyler kopuyordu. San resmen kendisi için acılarını görmezden gelip maç sonrası direkt olarak soluklanmak için kendisine koşmuştu. Bu yaptığı yüzünden Wooyoung çok etkilenmişti.
Odanın içinde ayakta durmuş camdan sokaktaki karanlığı izlerken odadaki Yeosang'a seslendi. "San'ı görmek istiyorum artık. Eli çok kötü duruyordu."
"Merak etme çocuklar bana yazmıştı yoldayken. Kasları sıkışmış sanırım, doktor kremle gevşetmiş sonra da sarmış. Alçılık durumu yokmuş yani rahatlayabilirsin." Yeosang karşısındakinin telaşını görünce rahatlatmak istercesine konuştuktan sonra birden ciddiyetle ona baktı. "San'ın yanına gittiğinde sızlanma tamam mı? Sadece motive edici şeylerden konuşmaya çalış ki bugün başardığını anlasın."
"Niye her seferinde bana akıl veriyorsun? Çocuk değilim ben San'la neler yaşadık sonuçta." Göz devirdi Wooyoung diğerine. Artık nasıl davranması gerektiğini biliyordu ona karşı.
"Sen detayları düşünemiyorsun çünkü. Biz adamın kendine gelmesi için her şeyi yaparken sen bir sözünle onca kişinin uğraşını bozabilecek güçtesin San'ın gözünde."
"Tamam anladım. Ben de farklı bir şey demeyecektim zaten." Dudaklarını büzmüştü gerginlikle. Yeosang onu çok iyi tanıdığı için hemen yine haklı konuşup kendisiyle yüzleşmesini sağlamayı başarmıştı. Haklı olduğu için ona kızamamıştı yine ve ne zaman Yeosang'ı dinlese her şey daha iyi olduğundan sustu.
"Çocuğun yüzünü görünce bakamayacak olan benim sanki."
"Hiçte bile! Artık alışmaya başladım ne yazık ki. Of tamam bir kere de haklı olma, sakin kalacağım yanında. Oldu mu?"
Yani en azından deneyecekti.
"Güzel şeyler söyle ki aklı dağılsın adamın Hyunki resmen mahvetti çocuğu. Gücü yerine gelsin, eskisinden daha güçlü olsun hatta." Yeosang tekrardan diğerine akıl vermeye çalışırken bu kez kendisinin arkadaşından daha çok telaşlandığını fark etti, neyseki tek başına San'ı görecek olan kendisi değildi de karşısındakiydi.
"Ne yapayım yani azdırayım mı?" Wooyoung direkt olarak bu soruyu sorunca yüzünde hiçbir mimik oynamamıştı. Belki de ciddiydi. Daha güçlü olsun derken kendisi daha ne yapabilirdi ki?
"Cinsel hayatınızı duymak istemiyorum." dedi Yeosang göz devirirken. Aslında bunları öylesine derken Wooyoung'un yüzünü görünce ortamın ciddileştiğini fark etti. "Aklınız fikriniz orda sizin de."
"Daha bir şey olmadı zaten neyi duyacaksın?" Wooyoung'un oldukça masum bir şekilde söylediği bu şey yüzünden diğerinin gözleri büyümüştü.
"Şakasına demiştim bana ne ya. Niye detay veriyorsun?" Elleriyle yüzünü sıvazlayıp siniri bozulduğu için güldü ama Wooyoung'a yansıtmadı.
Wooyoung hiçbir şey demedi ama o da güldü yaşadıkları bu duruma. Bir yerden sonra siniri bozulmaya başlamıştı onun da. Her şey bir anda oluyordu ve her günleri kaosla geçmişti resmen, şimdiyse hepsinin birden bitmiş olması yüzünden nasıl tepki vereceğini bilmiyordu. İçi rahatlamıştı en azından.
Aradan geçen süre sonucu Yeosang'a haber gelmişti, artık San'ın yanı boştu. Herkes Wooyoungla San'ı yalnız bırakmak için çıkmıştı çünkü buna ihtiyacı olduklarını biliyorlardı. Tamam belki San da biraz zorlamış olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damaged | Woosan |
Fanfic"Ben varken ringe çıkma demiştin. Sen gittin ve ben sözümü tutamadım." fanart: ssugatwt