28. Bölüm

473 59 22
                                    


Tekrardan terk edilmişlik hissiyle baş başa kalan San oturduğu koltukta dakikalardır boşluğa bakıyordu.

Wooyoung gittiğinden beri kendisini toparlaması gerekirken daha beter bir ruh haline bürünmüştü. Her şeyi berbat ettiğini biliyordu ama nasıl düzeltmesi gerektiğini bilmiyordu. Tekrardan Wooyoung'un elleri arasından gitmesini izlemiş olduğu için kalbi acıyordu. Onca zaman onun peşinde nasıl koştuğunu, ilgisini kendisine çevirmesinin ne kadar uzun sürdüğünü bile bile tüm bunları yapmış olduğundan kafasını duvara geçirecekti şimdi. Nasıl birden iradesini kaybetmişti böyle?

Daha fazla ondan uzak kalmak istemediği için oturduğu yerden öyle bir kalktı ki Yeosang'ın ilgisini çekti.

"Nereye?"

"Wooyoung'u alıp geleceğim." dedi tüm kararlılığıyla. Deli cesareti sarmıştı bir anda bedenini. Onu tekrardan eve getirmek için her şeyi yapabilirdi şu an.

"Ailesi onunla kavga ettiğini öğrenirse bir daha bu bölgeye yollamaz bilmem farkında mısın?"

"Hay sıçayım, ne yapacağım ben? Bana Wooyoung'u getir." Tüm umutsuzluğuyla koltuğa geri otururken başını koltuğun üst çıkıntısına yaslayıp gözlerini kapattı. Her şeyi nasıl tekrardan yola koyacaktı? Bu durum diğer durumdan da farklı olduğu için çıkmaza girmişti iyice. "Yardım et nolur."

Wooyoungsuz uyuduğu hatta uyuyamadığı günler yüzünden gözleri acıyordu. Üstelik o gittiğinden beri ringe de çıkamamıştı, dışarıya adım atacak hali bile yoktu. Parti parti gezen San'dan geriye hiçbir şey kalmamıştı resmen, bu hali bölgedeki çocukları da şaşırtmıştı. Hem birden partilemesi hem de birden partilemeyi bırakmasına şaşırmışlardı ve tüm bu alışkanlıklarından Wooyoung için vazgeçmişti.

"Mal mal davranamasaydın, bu kez gerçekten hak ettin. Şu an sana vurasım var da kıyamıyorum işte yüzün zaten dağılmış." dedi gözlerini kısarak. Yeosang, gittiğinden beri Wooyoung'u savunuyordu bu kez çünkü San'ı zaten anca böyle eski haline getirebilirdi. Ayrıca haklıydı da. Arkadaşı diye onu da ezdirmemeye çalışsa da San bunları göremediği için yine tüm suçlu o oluyordu.

"Beni ikinci defa bıraktı." Sessizce konuşmuştu San. O kadar yorgundu ki şu an Wooyoung'a sarılıp derin bir uyku çekmek istiyordu ama önümüzdeki günlerde de bunu gerçekleştiremeyecek gibiydi.

"Abart. İlki gibi bir şey değil bu. Çocuğun psikolojisini bozdun resmen, sakinleştiğinde onunla konuşursun yine." Yeosang arada bir Wooyoung'la konuştuğu için şu sıra içi daha rahattı. Biraz kafasını dinlerse her şey yoluna girerdi o da buna inanıyordu.

"Öyle ya da değil, şu an yanımda mı? Yok işte. Mahvettim her şeyi. Ben kendimi çok fena kaybettim." Partilemeyi bıraksa da içmeye ara verememişti, bu kez içme sebebi Wooyoung'du. Masadaki bardağını alıp sonuna kadar içerek geri koydu.

"Ya bırak şunu içip durma. Ayık kafayla kalamıyorsun ki bir türlü bu yüzden gitti." dedikleri üzerine San sızlanarak ona baktı çünkü tekrardan terk edildiğini düşünüyordu ve Yeosang bir türlü ona sadece zaman gerektiğini hatırlatsa da anlatamıyordu. "Ulan gerçekten anlamıyorum sen bu çocuk için yanıp tutuşuyordun ne bokuma parti parti gezip içmeye başladın."

Onsuz geçen aylarını ikisi de bir bir hatırladı.

"Kafam yerinde değildi," San oturduğu yerde dikleşerek ciddi olmaya çalıştı ama kafası yine dönmeye başlıyordu. "Sorumluluğum var katılmak zorundaymışım gibi hissediyordum siz de gelmediniz hiçbirine. Onlar da dayayıp durdu içkiyi sürekli içmek zorunda kaldım. Üstelik sevmediğimi biliyorsun değil mi?"

"Toparla şimdi nasıl başaracaksın bakalım." Her ne kadar haline üzülese de artık San'ın atak yapmasını istiyordu, sadece düzgün bir şekilde. Öncelikle içmeyi bırakması lazımdı ama kaç gündür durmadan içiyordu. Daha sonra arkadaşlarıyla arasındaki sorunu çözmeliydi ki ne yaptığını farkına varıp Wooyoung'a ayık kafayla gidebilsin.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin