12. Bölüm

568 60 20
                                    


Akşam söz verdikleri gibi ertesi gün ring alanına gitmişlerdi.

Wooyoung burda olmaktan her ne kadar rahatsız olsada rahatlayıp alışmaya çalışıyordu. Onca bağrışma, onca yumruk sesi sanki birden kulağına doluyordu tekrardan. Gözlerini kapatıp derin bir iç çekerek ortama alışmaya çalıştı.

Buraya en son geldiğinde San'ın maçı vardı ve izlememeye çalışsa bile başarısız olup izliyordu onu. Bakmadım, izlemedim diye yalanlar söylese de bakıyordu tabii ki. O zamanlar her şey çok farklıydı, şimdi bu olayların yaşanmasını hiç istemiyordu. Neden buraya kadar vardı ki her şey?

Diğerinin ortama alışıp kendine gelmesini bekleyen San herhangi bir tepki için tetikte bekliyordu, olurda bir atak geçirir diye her an onu tutmak için bir adım arkasından geliyordu.

Onunla burda bulunmak eskileri hatırlatmıştı tekrardan. Bu olaya nasıl başladığını, Yeosang'ın ona destek verirken Wooyoung'un somurtup buna onay vermiyorum bağırışlarını bir bir hatırladı. İnatçı kişiliğine bayılıyordu ama bu durumda bir şekilde San kazanmıştı.

Wooyoung, San'a baktı ve gülümsemeye başladı çünkü tamamiyle yenilenmiş hissediyordu ve hazırdı artık.

"İyi misin?" San hâlâ endişeli olduğu için ellerini iki yanında tutmaya devam ediyordu.

"Evet." Wooyoung karşısındakine onay verip başını salladı. "Aslında direkt o gün gelseydim kötü hissedecektim, onca kalabalığın arasında durup birden alışamazdım. Teşekkür ederim."

"Hı hı."

San birden Wooyoung'un belinden yakaladığı gibi ringi çevreleyen girişteki demire oturttu. Wooyoung düşmemek için onun omuzlarını tutsada birden bunu yaptığı için şaşkındı. Bacaklarını iki yana açıp ortasına giren San ellerini iki yana koydu ve alttan Wooyoung'a bakmaya başladı.

"Napıyorsun?" Bulunduğu pozisyondan düşmemek için yerinde kıpırdanmamaya çalıştı. Bu hareketi beklememişti ondan.

"Daha yukardan bak istedim. Nasıl, güzel mi?" San iki elini onun yanlarındaki yumuşak bölgeye koyarken yüzlerini yakın tutmaya devam ediyordu. Diğeri onun omuzlarından tutup düşmemek için destek alırken bir yandan da uzun saçları San'ın suratına değiyordu.

Sorusu yüzünden başını kaldırıp yukarı baktığında San'ın yüzüne değen saçları da kalkmıştı. Neyi kastettiğini anlamayarak tekrardan bakışlarını diğerine yönlendirdi. Şu an bulunduğu pozisyon o kadar hoşuna gitmişti ki bacaklarını bastırarak San'ı iyice kendine hapsetmişti. "Güzel."

San kendisine doğru eğilmiş yüzü tutup her yerinden öpme dürtüsüyle zar zor başa çıkarak cevapladı. "Benim manzaram daha güzel."

"Öyle mi? Ne kadar güzel mesela?" Wooyoung başını yana eğerek sormuştu. Ortama uyum sağlamaya çalışıyordu çünkü şu anki durum onu heyecanlandırmaya başlıyordu. Ayrıca ringe dair travmaları hatırlamaması için kafası dağılıyordu.

San şaşırsada bu ifadeyi yüzüne yansıtmayarak gülümsedi. "Flörtleşiyor musun sen benimle?"

"Bilmem, öyle mi yapıyorum?" Wooyoung sınırlarını aşmaya başlayarak San'ın omuzlarına koyduğu ellerini biraz daha ileriye doğru hareket ettirmiş, iki bileğini birbiri üstüne bırakarak San'ı kolları arasında hapsetmişti. "Olsa ne olur olmasa ne olur mesela?"

Şu anki yönünü ilk defa ona gösteren Wooyoung utanmış hissetmediğini fark etti, birden bu his içine gelmişti ve ona devam etmesini söylüyordu.

"Olsa çok güzel olur mesela." San heyecanı yüzünden yerinde duramamaya başladığında Wooyoung olduğu yerde salladığı için hızlıca onu yakaladı.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin