19. Bölüm

536 67 23
                                    


Haftalarca bekledikleri o güne giriş yaptıklarında aynı evde yaşayan üçlü hem iyi olacağına inanıp hem de stres yaparak geçirmişti sabahı. Bu iki duygu arasında boğuşurken bir yandan da hazırlanmış, ringin yanındaki binaya gelmişlerdi.

"Nefes alamıyorum Yeosang, stresten gebereceğim." Wooyoung telaşla etrafta dolanırken bir yandan da giydiği gömleğin en üstteki düğmesini açmıştı nefes almak için. Tüm bunların onun yüzünden olduğunu düşündüğü için iki bölgenin de karşısına çıkacak olması oldukça onu geriyordu.

İki bölgenin de ortak bir noktası vardı ona göre: kendisine duydukları nefret. Zar zor idare edilen bölgelerin liderleriyle yaşadıkları yüzünden her şey için ilerde de kendisini suçlayacaklardı. Kim bilir orda başına ne gelecekti?

"Sen böyle yaparsan maç üstü San'ı iyice telaşlandırıp aklının sende kalmasını sağlarsın Wooyoung, sakın yapma."

"Evet doğru sakin olmam lazım." Uzun saçlarını elleriyle geriye doğru atarak nefesini kontrol etmeye çalıştı. Eline aldığı gözlüğü de kafasına taktı. "Onu bir şekilde motive etmem de lazım ne kadar stresli olduğunu gördüm."

San binaya gelmeden önce evde her ne kadar Wooyoung'a belli etmemeye çalışsada sürekli kafasındaki düşünceleri bir kenara atmak ister gibi kendini bir ritme teslim ederek havaya hareketler savuruyordu. Oraya vurursa böyle yapmalıyım gibi şimdiden planlamalar yapmıştı. Wooyoung kapının eşiğinde durup onu izlerken olayların buraya gelmesine sebep olduğu için mutsuzlukla odadan çıkmıştı. San için en büyük motive kendisiydi aslında.

"Sen ne dersen gaza gelir zaten." Yeosang karşısındaki surat asmış çocuğu görünce teselli etmeye çalıştı ama diğeri bilmiyordu ki o böyle yapmaya devam ettikçe kendisi de San'a olan güvenini yok sayıp telaşlanmaya başlayacaktı. Kendini zar zor dizginleyip tekrardan arkadaşına güvenmeyi seçiyordu şu an. "Çocuklar şu an destek olmak için yanındaydı ben onları çıkartırım siz tek kalırsınız. Artık dolanıp durma, bugün San bu işi bitirecek."

"Umarım dediğin gibi olur."

Yeosang aynı dediği gibi odalarından çıkıp San'ın hazırlandığı odaya doğru girmişti. Bir bahane bularak onları dışarı çıkarsa da odadakiler Wooyoug'u görünce anlamışlardı. Hatta Seonghwa, Wooyoung'un yanından geçerken kolunu patpatlamıştı sanki her şey yoluna girecek der gibi.

"Ben de gideyim. Maçı al ve gel!" Yeosang arkasını dönmüş San'a bağırdığında San elini yumuk yapıp ona doğru kaldırdı alacağım der gibi.

Wooyoung ayakta dururken San oturduğu yerde eline sargıları sarıyordu daha rahat dövüşmek için. Başını kaldırıp ona bakmak istiyordu ama kendine ne kadar güvensede kaybedecek olma gerginliğini üzerinde taşıdığı için yüzleşecek cesareti yoktu. Ya onca söze rağmen Wooyoung için bile alamazsa? Ya bölgedeki saygınlığını kaybederse? Olacakları düşünmek dahi istemiyordu.

"Nasılsın?" Sessizliği ilk bozan kişi Wooyoung olmuştu. Ona zaman verip adım adım ilerliyordu.

"Gergin?" San tekrardan ona bakmadan konuştuğunda önüne kadar gelen adımları görünce yutkundu. Aslında şu an yanına kadar çekip dokunarak enerji depolamak istiyordu, cesaretini bir türlü bulamıyordu.

"Gergin olmaman için ne yapabilirim ya da bana bakman için?" Wooyoung kendisine bakmadığını anlayınca San'ın çenesini tutup başını kaldırarak gözlerini buluşturdu.

San sonunda onunla yüzleştiği için deminden beri tutmuş olduğu nefesi verebildi. Fark etmemişti şu ana kadar ona baksaydı zaten rahatlayacaktı. Bu tanıdık hisle gülümsedi. "Şu an yanımda durman sakinleşmem için yetiyor." diyerek itiraf etti.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin