"San'ın niye morali bozuk?"Wooyoung koltuğa yayılırken az önce ses bile çıkarmadan oturan San'ın halini sormuştu arkadaşına. Hatta ne tepki vereceğini bilmeden birkaç güzel cümle bile sıralamıştı ama San'ın kafası hiç oralarda olmadığından söylenenleri anlamamıştı. Şimdiyse ruh hali hâlâ aynı mı bilmediğinden yanına gitmemiş, ona zaman tanımıştı.
"Dövüşmesini zaten babası istemiyordu ya bu son muhabbetler kulağına gitmiş. Her zaman ki dövüşten farklı, başına bir şey gelir diyip tartışmışlar. Zaten eve de bayağıdır gitmiyor serseri oldun başıma diyip azarlamış iyice."
"Haklı. Kimseyi durduramıyorum ki ikisi de kafaya takmış durumda. Hyunki hâlâ ona döneceğimi inanıyor." Aklına tekrardan dolanlar yüzünden sinir vücudunu ele geçirmişti yeniden. Nerden tutsa elinde kalıyordu resmen.
"Evet çünkü olayı seni aştı artık inat meselesine döndü, adam seni bahane olarak kullanıyor San da buna dayanamıyor." Aslında Yeosang bunların olacağını zaten biliyordu çünkü arkadaşı San böyle şeyleri birden kestirip atmazdı. Özellikle Wooyoung'a eşya gibi davrandığı için ağzını yüzünü kırası gelmişti, ne olursa olsun o maça çıkardı.
"Ben artık San ne yapmak istiyorsa desteklemek istiyorum. Belki diğeri vazgeçer diye denedim o da burnumdan geldi zaten."
"O konuyu hiç açma. San'dan cevabını aldığın için susuyorum yoksa biz de kavga etmiştik." Kısık gözleriyle attığı tehdit edici bakışlarını Wooyoung'a gönderirken diğerinin göz devirdiğini gördü.
"Hep onun tarafını tut zaten." Wooyoung göğsünde buluşturduğu kollarıyla dudak büzerken arkadaşını sinir etmeye ne kadar bayıldığını tekrardan hatırladı. Yeosang'a takılmak yapmayı sevdiği şeylerden biriydi.
"Lan geçen gün de San tersini dedi ne yapayım ben daha ya?" Ellerini iki yana açıp isyan etmişti.
"Şaka bir yana gerçekten San'ın babasını ziyaret etmemiz lazım." Wooyoung eski ciddiyetine tekrardan döndüğünde gerginlikle nefesini verdi. "O aynısını benim için yapmıştı şimdi sıra bende. Her şeyin yolunda olduğunu anlatmam lazım hem ailesi beni seviyor zaten bana güvenirler."
Başını salladı Yeosang. "Ha hatta araya oğullarını nasıl ortada bıraktığını da eklemeyi unutma."
"Yoksa San söyledi mi?" Telaşla yerinde daha dik bir pozisyona geçmişti. San ailesine söylediyse her şey bitmişti, bir daha asla görüştürmezlerdi çünkü San'ın hislerini her zaman ön planda tutarlardı. Oğlunun kalbini kırmış birini kapıdan içeri geçirmezlerdi bu da bütün planlarını mahvederdi.
"Söylememiştir, ben gıcık etmek için dedim." Yeosang gülümsemesini tuttu diğerinin gerginliğini görünce. O da aynısını yapmış, takılmıştı. "Şu saatten sonra pek de bir önemi yok gerçi. San zaten senin enayin olduğu için kimseyi dinleyeceğini sanmıyorum."
Enayin kısmını duyunca Wooyoung kahkaha patlatmıştı. "Bu konu hakkında yorum yapmamalıyım bence."
"Git konuş hadi kendini yiyip bitirir bu stresten." Eliyle bahçede oturan San'ı işaret etti.
"Anlaşıldı o iş bende." Yerinden kalkıp diğerinin yanından geçerken Yeosang'ın yanağından hızlıca öpüp kaçmaya çalıştığı gibi kafasına yastığı yemişti ama hiç umrunda değildi hatta gülüyordu.
Bahçede sallanan koltuğa oturmuş düşünceleri arasında boğulan San'ı gören Wooyoung yanındaki boş kısma oturup sallanma ritmine uyum sağladı. San'ı daha önce stresli, düşünceli görmüştü ama şu anki haline hiç şahit olmamıştı çünkü yüzüne bile bakmamıştı. Öylece durmuş gözlerini boşluğa kilitlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damaged | Woosan |
Fanfiction"Ben varken ringe çıkma demiştin. Sen gittin ve ben sözümü tutamadım." fanart: ssugatwt