49. Bölüm

321 46 48
                                    


Kurşun Hyunki'ye isabet ederken onun savurduğu kurşun da yere düşmesi yüzünden havaya sıkıldığı için kimseye isabet ettirememişti.

O yerde yatarken etrafta kaçmaya çalışan insanların koşuşturmalarıyla birlikte ateş eden çocuğun elindeki silahı almaya çalışan San geri itilmişti.

"San git." Wooyoung silahı bırakmayarak diğer eliyle San'ı göğsünden ittirirken derin derin nefesler alıyordu. Tekrardan aynı şeyi yaşıyordu. Bir nevi deja vu yaşarken San'ı kurtarmıştı ama bu kez kendisini kurtaramayacağını biliyordu.

"Wooyoung sen git silah ruhsatın yok!" San tekrardan elindeki silahı almak için bir hamle yapınca diğeri silahı arkasına doğru saklamak zorunda kalmıştı.

"San asıl sen git kendimi savundum derim."

"Hayır, yapamam bunu." Endişeli gözlerle Wooyoung'u süzerken onun bunu kendisinden istediği için bir yandan da kızıyordu. Arkada yatan bedene gözlerini çevirmesin diye iki eliyle kafasını tutup kendisine çevirdi.

"Hep sen beni koruyorsun bu kez seni korumama izin ver San."

"Wooyoung yapma." San sakince onu ikna etmeye çalışırken yanaklarını okşayarak buna izin vermeyeceğini kendi içinde tekrarlamaya başlamıştı bile.

Wooyoung bakışlarını yanında şoktan kaskatı kesilmiş arkadaşına çevirip yalvarıcı bakışlarını atmaya başlamıştı. "Yeosang bir şey yap."

Yeosang silkelenip kendisine gelmeye çalışırken kaçışan insanlarda göz gezdirdi. Köşedeki çocuklar bile öylece kalmışlardı sanki birden dünya durmuştu ve Yeosang'ın kararıyla her şey kesinleşecekmiş gibi hissediyordu. San bunu tekrardan yapamazdı, Wooyoung yaparsa da tehlike vardı. Her şeyi detaylı bir şekilde düşündüğü için dönen başının etkisi geçsin diye kısa bir süre gözlerini kapattı.

"San'ın silahıyla ateş ettiğini söyle kendi silahın olmadığını söyle bir şekilde daha iyi kurtarırsın."

"Yeosang ne saçmalıyorsun Wooyoung'un başı belaya girer buna nasıl izin veriyorsun?" San bu kez Yeosang'a yaklaşmıştı, gözleri kapalı çocuk gözlerini aralarken derin bir nefes verip ona baktığında San'a başka bir çaresi kalmadığını anlatmaya çalıştı.

"San herkes onun ateş ettiğini gördü burdaki herkes tanık, bir yerde bir kişi mutlaka patlak verir riske atamayız." Elleriyle arkasında kalan kalabalığı işaret ettiğinde bir şekilde ilgisini çekmeyi başarmıştı.

San tam anlamıyla çaresiz kalmıştı. Çocuklar onlara doğru yaklaşmaya başlıyordu destek vermek için onların dışında herkes ortamı terk ediyordu. Arkada yerde yatan Hyunki'nin durumu da bilinmiyordu ve az önceki kız da ortalıkta gözükmüyordu. Aklına gelen tek seçeneği gerçekleştirmek için elini cebindeki telefonuna atmıştı. "Babamı çağırıyorum o halleder."

Wooyoung araya girdi. "İstediğini yap ama buna engel olamazsın ben vurdum onu."

"Wooyoung!" San'ın çaresiz bağırışı boş sokakta yankı yaparken dolu gözleriyle ona bakmıştı.

"San çocuk haklı sus artık ikinci kez oraya düşersen bu kez harbiden çıkamayabilirsin." Seonghwa onlara yaklaşan ilk kişi olduğundan ne konuştuklarını duyup konuşmuştu.

"Bir şekilde şahitlik yaparız biz de." demişti Yunho.

Diğerleri de baş sallayıp onay verirken San onlara sanki çıldırmışlar gibi bakıyordu. Bile bile Wooyoung'u oraya tıkarsa nasıl çıkarabilirdi? Tek çaresi yine babasını aramak zorunda kalmasıydı. Babasının numarasını arayıp herkese arkasını dönerek biraz daha ilerledi.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin