"İşe yaradı mı? Gördüler mi sizi? Siz ne tepki verdiniz? Yakın durdunuz değil mi?" Yeosang San'ı evde görür görmez içeriye çağırıp sorularını bir bir sıralamaya başlamıştı. Wooyoungsa hızlıca kıyafetleri ayarlayıp geleceğini söylediğinden bu fırsatı kullanmıştı hemen."Yok be oğlum." San iyice koltuğa yayılıp bacaklarını yayarak rahat bir pozisyonda oturmuştu.
"Ne!"
"Wooyoung bir türlü öptürmüyor ki." Yeosang birden telaşlanıp yerinden kalkınca San onun bu haline gülmüştü. Onu gıcık etmek için yapıyordu, yorgundu ama onun bu tepkilerini görmek çok hoşuna gidiyordu.
"Siktir git San bende bir şey oldu sandım." Telaşla doğrulduğu yere geri uzandı.
"Bundan daha büyük ne olabilir acaba? Tam dibine kadar giriyorum böyle ikimiz de nefes nefese kalıyoruz sonra pat tüm aramızdaki elektrik bozuluyor." Bunları anlatırken bir yandan da elleriyle olayı yaşar gibi anlatmaya başlamıştı. Onun için çok büyük bir olay olduğundan böyle tepkiler vermesi karşısındaki çocuğun gözlerini devirmesine sebep olmuştu.
"Çocuk daha yeni geldi, gelir gelmez saldırıyorsun üstüne o da her seferinde kaçıyor." Yeosang yine psikolog haline büründüğünü hissetmişti. "Azıcık kendini geri çeksene bakalım ne olacak?"
"Çekemiyorum Yeosang onu gördükçe çıldıracak gibi oluyordum. O her beni peşinde koşturduğunda nazlanması o kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam sana bu hissi."
"Ben sizinle ne yapacağım?" Gözlerini San'dan kaçırıp avucunun içiyle alnına vurdu. Niye bu ikiliye bir türlü orta yolu bulduramıyordu? Ne yaparsa yapsın bir yerden patlak verip yine birleşememelerine o bile sinir oluyordu artık.
"Bir türlü aramızı yapamadın, ne biçim arkadaşsın gerçekten." San tamamiyle onunla dalga geçerken bir yandan da ciddi suratını bozmamaya çalışıyordu. İçerden dilini ısırıyordu.
"Ha yani her şey bana patladı şu an." Kendisini işaret edip şok olmuş bir şekilde baktı.
"Evet senden başka suçlayacak kimsem yok ne yapayım? Wooyoung'a kıymamam zaten dudak büzdüğü an mahvoluyorum." Hayal ettiği düşünceyle kendisi de dudak büzdü. Elinde olsa her fırsatta Wooyoung'u sarıp sarmalardı, birde o büzdüğü dudakları öpme hayaliyle yanıp tutuşuyordu.
"Bıktım gerçekten bıktım. Git kendi sorununu kendin hallet, bir daha yardım etmem."
"Tamam lan hemen şey yapma kıyamam sana." San karşı koltuğa gitti, bir kolunu Yeosang'ın omzuna atıp kendine çekerek hızlıca yanağını öptüğünde Wooyoung odaya dalıp orda olduğunu belli edercesine öksürdü. Sesi duyan ikili anında ayrılmıştı.
Yeosang telaştan ayaklandı. "Hep onun suçu."
"Bana ne ne yaptığınızdan?" Sanki birden rüzgar esmiş gibi rüzgar da Wooyoungmuş gibi hızlıca ikilinin yanından geçmişti. Anlık gördüğü şeye ne tepki vereceğini o da bilememişti. O yokken bu kadar yakın değildi o yüzden garipsemişti ama Yeosang'a da güveniyordu her zaman ikisinin arasını yapmaya çalışan biriydi. Elini yumruk yapıp kafasına vurdu, böyle şeyler düşündüğü için kendini suçladı.
San, Wooyoung'un arkasından bakıp sırıtmaya başlamıştı. "Kıskandı bence."
"Beni mi? Yok artık Wooyoung öyle kıskanç biri değildir, atma." San'ın omzuna yumruğunu geçirdi hemen ama bir yandan da olabilir mi acaba diye düşünmeden edemedi. Uzun süredir burda değildi, huyu değişmiştir belki? Arkadaşlığımızı zaten unuttu diyerek üzüldü hemen.
"Ah be Yeosang, hiç aşık olmadığın çok belli." San kafasını geriye atıp koltuğa iyice yaslandığında aklındaki kişi belliydi: Wooyoung.
"Sus be, benim aşk hayatımdan sana ne?" Yeosang'ı iyice deli etmişti ikili, özellikle de San. Birden ayaklanıp geriye dönüp onun suratına sinirle baktı. "Sinirimi bozdun odama gidiyorum ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damaged | Woosan |
Fanfiction"Ben varken ringe çıkma demiştin. Sen gittin ve ben sözümü tutamadım." fanart: ssugatwt