11. Bölüm

527 66 24
                                    



San kapıyı çarpıp odasına girdiğinde Wooyoung zaten bir türlü uyuyamamış olduğundan yerinde sıçradı korkuyla. San onu fark edince odanın ortasında duraksadı, burda olmaz sandığı için odasına rahat bir şekilde girmişti. Bunu yaptığı için anında pişman oldu.

"Yeosang'ın odasında yatıyorsun sandım pardon." Banyosunu orda yapmıştı, hatta doktorlarına dikiş attırmış, o yüzden evdekilere bunun için gerek kalmadığından eve çok geç gelmişti.

Wooyoung diğeri eve gelmekte geç kaldığı için belki bugün geri dönmez diyerek beklemekten sıkılıp yatağına girmişti. San'ın yüzüne baktığında gerçekten korkunç duruyordu.

Yerinde doğrulup yataktan inerek ona ilerlemeye başladı. Sormaya korksa da cevap duymalıydı. "Noldu San, iyi misin?"

"Kaybettim." Çantasını aynanın altına bırakarak onun yüzüne bile bakmadan ilerlemişti. Sinirli değildi hatta tam tersi dövüşmek kafasını dağıttığı için olayın üstünde pek durmamıştı sadece bu suratla onun karşısında durmak istememişti o kadar çünkü yine üzecekti Wooyoung'u.

Duyguları o kadar karmaşıktı ki canı zaten acıyorken bir de Wooyoung'dan kaçmaya çalışıyordu.

Wooyoung kendisinden kaçan kişiyi durdurup yüzüne bakmak için koluna dokunduğunda San refleks olarak ona dönünce yüzleşmişlerdi. Islak saçları henüz kurumadığından önüne düşmüştü, morlukları ve dikişini görebiliyordu. Morlukları öyle belirgin değildi sadece dikiş olayı canını sıkmıştı, derin duruyordu. Kollarında da vardı bazı morluklar, parmaklarıyla hafifçe dokunarak, bastırmadan orayı sürtüp geçti. İçini titremişti bunu yaparken.

"Ben üzgünüm San, gerçekten. Sen gitmeden biraz abarttım sanırım olayı. Bu işi bu kadar çok sevdiğini anlamadan üstüne gittim." Wooyoung deminden beri kafasında kurduğu sözleri sonunda söyleyebildiği için rahatlamıştı.

"Bunu anlamış olman da güzel."

Terslemiş gibi değildi aslında San'ın söyledikleri ama diğeri bu konudan emin değildi. Bugün uzak kalsa ona daha mı iyi gelirdi diye düşünmeden edemedi. Üstelik canı acıyordu belli ki, her türlü San için zor oldu bu gece.

"Ben Yeosang'ın odasına gideyim en iyisi." Wooyoung bakışlarını ondan çekip, masadaki telefonunu alıp gitmek için uzanırken San ansızın belinden sarıldı. Kafasını onun kafasının üstüne koymasıyla duraksamak zorunda kalmıştı.

"Gitme." Kısık ve yorgun bir sesle devam etti. "Şu an tek ihtiyacım olan şey sensin. Öylece dur lütfen, biraz soluklanmaya ihtiyacım var."

Wooyoung, San'ın mola verip dinlemek istediği güvenli bölgesiydi. Onca saatten sonra ilk kez rahat bir nefes alabildiğini hissetti kollarındaki çocuk yüzünden. Onun sıcaklığı, kokusu, saçlarının yumuşaklığına daha fazla dayanamadı ve dudaklarını onun saçlarının üstüne bastırıp uzunca öptü.

Tepki vermeden diğerine uyum sağladığı için Wooyoung'un hisleri ondan daha beter bir hal almıştı. Tartışma yüzünden yüzünü görmek istemez diye düşünürken San tekrardan ona geliyordu bir şekilde.

Şu anki ortam yüzünden ikisinin de kalp atışları hızlandı.

Belindeki ellerin üstüne kendi ellerini koyup yavaş yavaş okşamaya başladı Wooyoung. Onun bu haline kıyamıyordu, suçlu hissediyordu yine. "Daha iyi misin?"

"Evet." diyerek başını kaldırdığında aynanın karşısında oldukları için karşısında oluşan manzaraya gülümsedi. Wooyoung'un bedeni kendi önünde küçük kalmıştı.

Ellerini biraz daha sıkılaştırarak kendisine doğru çekmesine izin vermesiyle rahatlamıştı. İttirmeden ya da kaçmadan öylece durması o kadar hoşuna gitmişti ki acısını düşünemiyordu şu an.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin