38. Bölüm

389 54 30
                                    


San ona doğru adımlayan çocuğa gülümseyerek kollarını açarken hayatındaki tek ihtiyacı olan şeyin yine o olduğunu bir kez daha onaylamıştı.

"Bana motive vermeye mi geldin?"

"Ya sen de Yeosang gibi başlama." San'ın kucağına otururken sızlanmıştı bir yandan da gülüyordu. "Kazanıp kazanmaman önemli değil sadece kendini koru."

San onun tekrardan siyaha boyanmış saçlarını geriye doğru atıp yüzünü seyretti. Saçları eskisi gibi uzamaya başlamıştı, kırmızı saçlarının yaydığı enerjiden tekrardan uzaklaşmıştı. San'da söylediği gibi o boyattığı için o da saçlarını tekrardan siyaha boyamıştı.

"Halledeceğim."






İki rakip de ringe çıkmıştı.

Karşı tarafın ringinde olduklarından San başta bu ringe yabancı olduğu için zar zor alışabilmişti.

Maç başlamıştı başlamasına ama ikisi de karşı tarafın atağını beklediği için rakip artık dayanamayıp saldırışa geçmişti. San kendini kurtarıp ani bir darbeyle yüzüne vurduğunda diğeri gülen bir suratla geriye çekildi. San'ı destekleyenler bağırmaya başladı.

Ortamı polisler basana kadar her şey normal ilerlemişti aslında. Herkes olduğu yerde sessizce durdu, ringde karşılaşan ikili de aynı şekilde.

San soluklanırken polislerin arkasından çıkan babasını görünce şaşkınlıkla onu izledi.

"Herkes dışarı!" Öndeki polis özellikle ringdekilere bakıp söylemişti. "Arama emrimiz var. Her ne yapıyorsanız dağılabilirsiniz her yeri inceleyeceğiz."

San ringden çıkıp kendisine doğru gelen Wooyoung'un yanına ilerleyip belinden tuttu. Babası da onlara doğru geliyordu. Etraftaki herkes çıkmaya başlarken aralarında da konuşmayı ihmal etmemişlerdi.

"Baba? Ne işin var senin burda?" San nefes alışverişine devam ederken babasına şaşkınca bakıp sordu.

"Daha fazla yara bere içinde kalmanı istemedim zaten bu maça da sen isteyerek katılmamışsın, karşı taraf başlatmış. Sizi burdan aldığım gibi yeni evinize götüreceğim." San'ın babası bu planı yapmak zorunda kalmıştı çünkü diğer türlü oğlunu kötü durumda görürdü ve bundan bıkmıştı.

"Her şeyi sen mi yaptın yani?" San babasının ne yaptığını anlamaya çalışarak hâlâ onu inceliyordu.

"Aynen öyle."

"Bu kadar erken mi gidiyoruz?" Wooyoung ikilinin konuşmasına dahil oldu, o da San gibi şaşırmıştı. Gidişleri biraz kaçmaya benziyor gibi olduğundan endişelendi çünkü henüz ailesine bahsedememişti.

"Tam tersi bu kadar geç mi demen lazımdı. Sizi bir gün yalnız bıraktım yine nerelerden alıyorum."


*

Wooyoung eve girdiğinde o kadar etkilenmişti ki bir yanı evin büyüsüne kapılmışken diğer yanı da hâlâ ailesinin tepkisinin nasıl olabileceğini düşünüyordu.

"Sen havuz sevdiğin için böyle bir yer seçmek istedik." San onun belinden ellerini geçirip önünde kavuştururken başını omzuna yaslamıştı.

"Tam tersi sen sevdiğin için seçmiş olmayasın?" Wooyoung gülerek geriye doğru kafasını yasladığında diğerini de kendisiyle birlikte güldürmüştü.

"Tamam, ikimiz de sevdiğimiz için olsun."

San gülerken birden sessizleşen Wooyoung'u kendisine doğru çevirerek yüzünü incelemeye başladı. Başından beri garip bir sessizliğe sahip olduğu belliydi ama bir şekilde San'dan gizleyip kaçmaya çalışıyordu gibiydi.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin