13. Bölüm

586 62 16
                                    


Wooyoung gözlerini aralarken baş ağrısının farkını varıp yüzünü buruşturmuştu. Kafası tam anlamıyla çatlıyordu. Dün akşam yaptıkları bir bir aklına dolarken yatakta yana doğru döndü. Çok üzgün olduğunu ve şişeyi bitirdiğini hatırlıyordu ha birde San'a sarıldığını ama o kadar. Daha fazlası için kendisini ne kadar zorlarsa baş ağrısı o kadar şiddetlenmeye başlıyordu.

Telefonuna ulaşıp saate baktığında öğleni bile geçmiş olduğunu gördü. Hatta yatakta sadece o vardı, San sabah çıkmıştı belli ki.

Yataktan zar zor kalkarak yüzünü yıkamaya doğru ilerlemişti. Kafasını yastığa geri koysa tekrardan uyuyabilecek durumdaydı çünkü. Yorgunluğuna karşı savaş açmıştı adeta.

"Wooyoung!" Yeosang telaşla ona seslenip odanın içine dalmıştı.

Havluyla yüzünü kuruturken arkadaşının bağrışı yüzünden yerinde sıçradı. "Ne oldu?"

"Bir şey oldu." Ağzında geveleyip söyleyemediği için Wooyoung'un gergin yüzünü gördü. Biraz daha söylemezse karşısındaki stresten kalp krizi geçirecekti ama söylerse de geçirecekti. Derin bir nefes alıp onu da telaşlandırmamak için sakin kalmaya çalıştı. "San'ı dövmüşler."

"Ne!" Wooyoung havluyu köşeye atıp odanın içine geri dönüp Yeosang'ın tam karşısında durmuştu.

"Dur telaş yapma iyi şu an. Dikişi patlamış tekrardan dikiş attırmışlar, dudağı patlamış ve sanırım birde tekmelemişler çocuğu birkaç morluğu varmış." Yeosang bu durumdan daha beterlerini geçtiğimiz aylarda gördüğü için çok normal bir şeymiş gibi sıralamıştı.

"Daha ne olsun Yeosang, geriye ne kaldı?" diye telaşla söylendi. Elleriyle saçlarını geriye atıp düşünmeye başladı, nasıldı acaba şu an? "Nerde şimdi?"

San'ı ring içinde eğer kendini teslim etmezse dövmek çok zordu, şimdiyse ring dışında mı sıkıştırıp dövmüşlerdi yani? Ona göre böyle bir şey çok zordu hatta imkansızdı. Wooyoung direkt olayı havada yakalamıştı bile. Bunu birden fazla kişi yaptığı için böyle olmuştu buna emindi.

"Buraya getiriyor bizimkiler, gelirler birazdan." Yeosang yaşadıkları bu durumlar yüzünden bıkkınlıkla oflayıp yatağa oturdu. "Seni tek bırakmadığı gibi şu dönemde kendisi de tek çıkmamalıydı. Bunu düşünemedik resmen, tam bir malım adamın peşine bizim çocuklardan birilerini takabilirdim."

"Şu an en son yapman gereken kendini suçlaman. Henüz iyileşmemişken birde üstüne dövdüler inanmıyorum ne haldedir şimdi." Düşünceleri kafasında bir bir tarttığında yine doğru yolu bulmuş bütün siniri bozulmuştu. "O yaptı değil mi? Dün bana yazdı ben hiçbir şekilde cevap vermedim. Ona yüz vermedikçe San'a bulaşıyor. Ne yapacağım ben?"

Yeosang oturduğu yataktan kalkıp ona sorguluyucu bakışlar atmaya başladı. "Ne yazdı sana? Keşke bana söyleseydin Woo."

"Sen yoktun, bilmiyorum sonrasını zaten tam hatırlamıyorum ama San'a bahsetmek istemedim sinirlenir diye."

Aşağı kattan sesler gelmeye başladığında ikili konuşmayı durdurup önce birbirlerine bakmış, daha sonra da hızlıca aşağıya inmişlerdi. Mingi ve Jongho, San'ın iki kolundan tutmuş daha rahat olsun diye yürütmeye çalışıyordı ama San bu durumdan memnun değildi çünkü yürümesi zorlaşıyordu.

"İyiyim dedim bıraksanıza, düşüreceksiniz iyice beni." San'ın söylemesi yol boyunca durmamış, evin içinde de devam etmişti. İki kolundan tutan ikili ona aldırış etmeden devam etmişti çünkü bu durumda bile Wooyoung'a hava atmaya çalıştığını fark etmişlerdi.

Damaged | Woosan |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin