Wooyoung kendinden emin bir şekilde diğer bölgeye doğru yürürken yaptıklarının arkasında durmayı seçmişti. Her adımında bölgedeki genç çocukların dikkatini çekip olumsuz mırıldanmalar duysada bu duruma kulağını tıkamıştı.San'ın bulunduğu bölgeye kadar haber akışı sağlanmış, haber hızla ulaşıldığı için de uzun boylu çocuk hızlıca koltukta oturan adamın yanına gitmişti.
"Wooyoung geliyor, hem de tek başına."
San duyduğu isimle özellikle tek geldiğini anlamasıyla yerinde doğrulmuş çocuğa da geliyle gelsin işareti yapmıştı. Bir süredir onu görmediği için hem heyecan hem merakla tekrardan oturup arkasına sakince yaslanarak kolunu koltuğa atmış onu beklemeye başlamıştı.
"Ne işi var onun burada?" Yeosang tüm gerginliğiyle yerinde kıpırdandı. Eski arkadaşını ne zaman görse siniri tepesine çıkmaya başlıyordu. Özlemediğini söylerse yalan olurdu ama onunla uğraşmaktan geri kalmayacağını herkes biliyordu.
"Bilmiyorum."
En yakını tarafından geçmişte terk edilen ikili sessizce onu beklemeye başlarken bir yandan da acaba başına bir şey mi geldi endişesiyle kafalarında senaryolar kurmaya başlamışlardı.
Wooyoung, San'ın bulunduğu odanın içine girmek için kapıdaki çocuklardan birine kafasıyla işaret etmişti. Az önce haberi getiren çocuk onay aldığı için büyük perdeyi aralayıp içeriye girmesini sağlamıştı. Wooyoung saçlarını düzeltip odanın ortasına geçmiş, karşısında bulunan iki adamla göz göze gelmişti.
"Oo kimleri görüyorum." San yarım ağız gülümseyerek karşısındaki çocuğa takılmaya çalıştığında başını yana eğerek zorla gülümseme takınan bir ifadeyle karşılaşmıştı. Şu halini deli gibi özlediğine yemin edebilirdi.
"Sana da merhaba Choi San." Daha sonra ona bakmamaya çalışan Yeosang'a döndü. "Ayrıca sana da merhaba eski dostum."
"O dostluk keşke bizi bırakmadan önce aklına gelseydi sevgili Wooyoung." Tek kaşını kaldırıp yargılayıcı bakışlarını eski arkadaşına atan Yeosang ilk hamleyi yapıp karşısındakine fırsat vermemişti. Kini sevgisinin önüne çoktan geçmişti bile.
"Seni buraya hangi rüzgar attı söyle bakalım? Sevgilin karşı bölgede olmana karışmıyor mu artık?" San sevgili kelimesini tiksinerek söylemişti hatta çok düşünmeden o kısmı geçmeye çalıştı çünkü terk edildiği için siniri ve bir yandan da kıskançlığı baş gösteriyordu.
"Aldatıldım." Wooyoung kendini Yeosang'ın bulunduğu uzun koltuğun en ucuna atıp rahat bir pozisyonla oturmuştu. Aldatma muhabbetine çok girmeyecekti yoksa kıyamet kopardı. "Ben söylemiştim sözlerine hiç girme lütfen."
San duyduğu şeyle her ne kadar sinir olsada şu anki ortamı dağıtmayacaktı.
"Bak gördün mü, beni tercih etseydin bunları yaşamayacaktın çünkü ben seni asla aldatmazdım." San'ın cüretkarlığı karşısında Wooyoung gözlerini ondan çekmiş eskiler hakkında konuşmayacağını belli edercesine elini havada sallamıştı.
"İstediğin her türlü bilgiyi vermeye geldim. Yedikleri her boku biliyorum ve artık umrumda değil çünkü beni orda tutan hiçbir şey yok."
Yeosang gülmeye başlayınca San da gülmesine eşlik etmişti, bu tepkileri yüzünden Wooyoung özellikle San'a sinirli bir şekilde bakış atmıştı. İkisi de zar zor kendilerini susturduğunda karşılarındaki çocuktan bir of sesi çıktı. Ciddiye alınmadığı için siniri bozulmuştu.
"Ordan çıktığın gibi aklındaki ilk seçenek bana yardım etmek oldu öyle mi?" San zar zor kendini durdurdu. Kesinlikle bu durum hoşuna gitmişti çünkü ona olan ilgisi hiçbir zaman bitmediğinden onu kabul edeceğini Wooyoung dahil herkes biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damaged | Woosan |
Fanfiction"Ben varken ringe çıkma demiştin. Sen gittin ve ben sözümü tutamadım." fanart: ssugatwt