6.Bölüm 'Düşmandan yar olmaz!'

6.2K 326 36
                                    

Oy vermeyi  ve görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın fındıklarım...

Mehmet'in mahcubiyetten kıvrım kıvrım kıvrandığı, büyük abi Ümit'in sadece gözleriyle bile herkesi kınadığı ve Poyraz Bey'in sinir küpü olduğu aile yemeğinde tek mutlu olanlar Ahu ve çocuklardı. Sinirli olmayan ve tüm olaylara kayıtsız kalanlar ise anne Rabiye Hanım ile evin tek gelini Cemile'ydi. Riskli ortamlarda üzerlerine dikkatleri çekmeyerek asla zarar görmeyen bu ikili mükemmel gelin kaynana olmak için adaydı.

Kimisi için yenilebilen kimisi için ise zehir zemberek olan yemeğin ardından çay faslı için oturma odasına geçilmişti. Oturma odasına hep birlikte otururken kadınlar aynı anda mutfağa geçmek için ayaklandılar. Annesinin ve yengesinin peşine takılan Ahu, babasını ve abisinin işten konu açtıklarını duyduğu an kalktığı koltuğa geri oturdu.

Vazgeçişini anında fark eden büyük abisi göz ucuyla ona baktığında Ahu anlayacağını çoktan anlamıştı ama yüzsüzlük yapmıyorum diyerek kendini telkin etmeye çalıştı. Ancak böyle yaparak emeklerini çöpe atmadan onların arasına dahil olabilirdi. Ne kadar onlar istemese de...

"Müşterilerden bu ara iyi dönüşler alıyoruz baba," abisi lafını bitirir bitirmez gülerek cevapladı babası:

"Lafı ağzımdan aldın oğlum. Şükür iyi gidiyor her şey. Senin eğitim nasıl geçti asıl? Hiç anlatmadın," babasının söyledikleri Ahu'nun dikkatini çekmişti. Oturduğu koltukta biraz daha öne kayarak can kulağıyla abisini dinlemek için kulaklarını kabarttı.

Belirsiz şekilde kısılan sesiyle "İdare eder. Bitti şükür," abisi isteksizce söylemişti yorumunu. Bu cevaba karşılık dayanamayan Ahu lafa atıldı.

"Bir sorun mu çıktı abi?"

Ahu'nun sesindeki sorgulamayı anında hisseden abisi mertçe oturduğu yerde dikleştirdi bedenini. Sesini de yükselterek "Ne sorunu çıkabilir? Verimli bir eğitim olduğunu düşünmüyorum sadece," babasına bakarak vurguladı söylediklerini.

Dudaklarını büken ve kafası karışan Ahu pes etmeden devam etti abisini sıkıştırmaya. Diline kepenk vurmak için artık çok geç olduğundan sesini istediği kadar çıkarabilirdi sonuçta.

"Öyle mi? Türkiye'de oldukça fazla talep gören bir eğitimdi aslında. Allah Allah," diyerek yerinde kıpırdandığında odadaki herkes söylenenin alt metnini çok iyi algılamıştı.

"Buradakilerin boş abartmaları işte," yine kendisini en çok beğenen abisinin bilindik ve alışagelmiş cümlelerini duyduğunda Ahu için yeterliydi.

"Neyse en azından gitmiş oldun."

Babasının söyledikleriyle gizliden gizliye gülmüştü Ahu. Uzaktan bakan biri bu durumu yanlış anlayabilirdi. Evin en küçük kızı kıskançlıktan babasının söylediklerini sindiremiyor diyebilirdi. Ama genç kız çok iyi biliyordu ki bu ailenin görünen yüzünün arkasında çok büyük bir hayal kırıklığı yatıyordu. Özellikle Ahu'nun başrol oynadığı her konuda itiraz ve eleştiriler bulunurken abileri söz konusu olduğunda her şey basite indirgenebiliyordu.

Geçen gün çıkan hatayı yüzüne vuran ve mükemmellik isteyen babasının abisi için söyledikleri o kadar komik gelmişti ki... Gülse gülemez. Ağlasa ağlayamaz. Peki bu durumda ne yapabilirdi bu genç kız? En iyisi delirip gideyim diye düşündüğü anda annesi ve yengesi ellerindeki çay tepsileriyle odaya giriş yaptılar.

Ortalıkta gözükmeyen yeğenleri de tepsilerin kokusunu almış gibi anneleriyle aynı anda odaya girdiler. Kendilerine hazırlanan tabakları ışık hızıyla kavradıkları gibi odanın uç köşesine giderek yere oturdular. Tekli koltuğun arada kalan bölgesini kendi yuvaları gibi gören çocuklar çay saatlerini orada geçirirlerdi her zaman. Oturduklarında halalarının onlara baktığını görünce gelmesi için elleriyle işaret yapmışlardı. Ahu tam hareket edecekti ki abisi ilgisini çeken bir konuya değinmişti. Çocuklara parmağıyla bir dakika yapıp tekrar ailesine döndürdü ilgisini.

Yasak FındıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin