36.Bölüm 'Veda Yangını'

3.6K 250 64
                                    

Fındıklarım... Size yanacağız ya da yakacağız demiş miydim?

Okuma oranına nazaran az olan oy oranının artmasını bekliyorum sürekli. Okuyan herkesten hikayemize destek olmasını bekliyorum. Kolay ama benim için önemli yardımınızı es geçmeyin.

Keyifli okumalar :)

Kükürt ve azotun birleşmesiyle etrafa yayılan benzin kokusu, soğuk sonbahar gününde fındık dallarının arasında geziniyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kükürt ve azotun birleşmesiyle etrafa yayılan benzin kokusu, soğuk sonbahar gününde fındık dallarının arasında geziniyordu. Kokuyu çıplak gözleriyle görebilen Ahu, yıllarını geçirdiği verimli araziye son kez baktı. Birkaç dakika önce elindeki bidonu fındık dallarının köklerine dökerek araziyi son kez gezmişti. Bidonun içindeki sıvı azaldı ama ortama iştah kabartan benzin kokusu artarak dolmaya başladı. Dalların üzerinden köklerine doğru inen benzin damlalarını daha fazla bekletmeden cebindeki kibriti çıkardı Ahu.

Benzin banyosuna buladığı arazilerinden biraz uzağa gitmek için geriye doğru gitti. Tarlanın iç kısmından çıkıp benzini dökmeye başladığı ocağın dibinde kaçış yoluna son verdi. Duraksadı birkaç saniyeliğine. Esen soğuk rüzgar yaprakları dökülmüş fındık ocaklarını bir sağa bir sola sallıyordu ve sanki başlarına geleceği anlamış gibi heybetle sallanıyorlardı.

Kibriti tutan parmakları titriyordu ama titremesinin sebebini soğuk havanın üzerine attı genç kadın. Ümit abisinin gözüne kestirdiği ve mirasını almayı dört gözle beklediği araziyi yakmak üzere olan Ahu, zerre pişmanlık duymuyordu. Haszadelerle dip dibe olan arazileri, herkes tarafından en verimli arazi olarak anılmaktaydı. Buradan alınan fındığın randımanını köydeki kimse elde edemiyordu. Başarıya gözünü diken abisi yine açgözlü davranarak en verimli toprağa gözünü dikmişti. Ahu'nun benzinle yıkadığı araziyi almak istediğini yıllardır bıkmadan, usanmadan dile getiren Ümit, çok değil birkaç saniye sonra mirasına ve hayallerine veda edecekti.

Kibriti kutusundan çıkartan Ahu, titreyen parmakları yüzünden birkaç kez tahta parçasını kutunun yanına sürtüp durdu. İlk tahtası kırılınca sinirlenip kutunun içinden iki tane birden tahta çıkardı ve hırsla yan tarafa sürttü. Ateşin parıltısı gözlerine yansıdığında hiç tereddüt etmedi genç kadın.

Parmaklarının arasından fırlattığı tahta parçaları bir süre havada asılı kalarak uçmaya başladı ve çok geçmeden biraz ilerideki fındık ocağının dibine düştü. Köklere ulaşmasıyla birlikte Ahu'nun göz bebeklerine yansıyan renk cümbüşü tüm köyü ısıtacak kadar fazlaydı.

Alevlerin ani yükselişini izlerken gülmek istedi Ahu ama bunu yapamadı. Duyduklarından sonra abisinin canını daha farklı şekilde yakmak istiyordu. İçinde yanan yangını dışarıda görmek ateşin üstüne su atmaya yetemezdi.

Rüzgarın yardımıyla birbirine alev parçaları sıçratan yangın git gide büyümeye başladığında genç kadın şapkasını kafasına geçirip arkasını döndü. İndiği bayır alanı yorgun adımlarla arşınlamaya başlarken üşüyen elinden birini ceketinin cebine sokuşturdu. Diğer elinde tuttuğu benzin bidonunu ağırlaşmış bedeniyle birlikte götürdüğünü fark edince aklına çok güzel bir fikir gelmişti. Hafif de olsa gülümsedi ve arkasını dönüp arşınladığı yolu geri yürümeye başladı.

Yasak FındıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin